Birkaç telefon görüşmesinin ardından firma yurtdışındaki merkeze davet ediliyor.
Bu davete icabet etme konusunda istekli davranılması yeterli bir kriter olarak kabul ediliyor.
Davet gerçekleşince de ne kadar büyük bir firma oldukları konusunda ikna edilmeye çalışılıyor.
Bu da başarılabilirse Türkiye temsilcisi olmak için koşullar masaya yatırılıyor.
Ama beklentileriniz yükselmesin, en küçük bir yatırım bile yapılmıyor!
Sonuç; “Sen biraz çalış, görelim!”

                                                           ***

Türkiye pazarına profesyonelce yaklaşan, gerekli yatırımları yaptıktan sonra ciddi başarılara ulaşan her türlü işi takdirle karşılıyorum...
Ancak işi bu yönüyle ele alan firma sayısı oldukça sınırlı.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım iş modeli pek bilinmese de çok yaygın...
Bilinmeme gerekçesi, daha Türkiye’de o markaların varlığı bile belli olmadan başarısızlıkla sonuçlanması!
Yani Türkiye pazarından pay alma sevdası daha başlamadan hüsrana uğruyor.
İlk girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan bu yabancı firmalar çoğu zaman faturayı; “Sen biraz çalış, görelim” dedikleri firmaya çıkarıyorlar!

***

Bu firmaların bir kısmı yaşadığı (kendine göre) başarısız deneyimden sonra Türkiye sevdasını askıya alıyor.
Ama içlerinde yılmayan firmalar da var.
Ne yapıyor bu firmalar?
İşi biraz daha ciddiye alıyor ve açıyor kesenin ağzını!
Kapasitesine göre bir bütçe belirliyor ve bu sefer kendisi Türkiye’yi ziyaret ediyor.
Bazı araştırmalar yapıyor, dernekler ve yayın şirketleriyle görüşüyor...
Tespit ettiği firmalarla tek tek görüşmeler yapıyor.
Bu görüşmeler neticesinde bir firma ile anlaşıyor ve küçük de olsa ilk yatırımını yapıyor.
Bu yatırım kapsamında çoğunlukla distribütörlük verdiği firmanın reklam ve fuar giderlerinin bir bölümünü karşılıyor.

***

İşte olması gereken (en azından) bu!
Ticari bir işletmenin kar amacıyla girmek istediği bir pazara, en küçük bir yatırımı bile göze almamasını hiçbir şekilde kabul etmiyorum.
Bu şekilde yaklaşım gösteren firmaları ciddiye alarak, değil yurt dışına ziyarete gitmek, (niyetini anladıktan sonra) telefonda konuşmak için bile zaman ayırmamak gerekiyor...
Çünkü Türkiye büyük bir potansiyel. Bu potansiyelden pay almak isteyenlerin konuya daha ciddi yaklaşmaları gerekir diye düşünüyorum.
“Sen biraz çalış, görelim!” diye konuya yaklaşanların yeni gözdesi akıllı binalar sektörü. Ben şimdiden uyarmış olayım!
Saygılarımla.