Bir önceki sayımızda Robotlar işsizliğe yol açar mı? sorusunun cevabını aramıştık. Bu sayıdaki köşe yazımızda “Nasıl“ sorusunu soracağız. Bağlantılı olarak, bu konudaki çözüm önerilerimizi ve asıl tehlike olarak gizli işsizliğe değineceğim. Çünkü konu hepimizi çok yakından ilgilendiriyor. Konuyu küresel bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışacağım.

Tabii ki birincisi insanları işsiz bırakarak ve ikincisi de gizli işsizliğe yol açarak; yani nitelikli iş sayısını azaltıp insanları insanlık koşullarına aykırı olan düşük gelirli sağlıksız işlere zorlayarak. Şunu baştan söyleyelim: Hiçbir hükümet toplumun büyük kısmının işsiz kalmasını istemez. Sonuçta işsiz insanlar toplumsal olaylara yol açar ve seçimlerde başka partileri destekler. Ancak, gizli işsizlik ayrı bir mesele: Buna 2019 Davos zirvesinden örnek verebilirim: Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda Hollandalı Rutger Bregman, vergilerin artırılmasına karşı çıkan iş insanları sert bir şekilde eleştirdi: “İnsanların katılımcılık, adalet, eşitlik ve şeffaflıktan dem vurduğunu duyuyorum; ama bakıyorum da neredeyse hiç kimse asıl mesele olan vergi kaçırma konusunu ağzına almıyor. Neden? Zenginler kendi payına düşeni ödemiyor işte. Sanki bir itfaiyeciler konferansındayım da kimsenin sudan söz etmesine verilmiyor. Hayırseverliği konuşmayı boş verin de vergileri konuşmaya başlayın!

İşsizlikle vergiler arasındaki bağlantı

Oxfam yönetim kurulu başkanı Winnie Byanyima da Davos’ta global ekonominin istihdamı artırdığını öne süren Yahoo Finans Direktörü Ken Goldman’ı hedef aldı ve dedi ki “İstihdam yetmez. İnsanların iş bulmak adına sömürülmesini de önlemek lazım:” “Örneğin ABD’deki kümes hayvanı çiftliklerinde çalışan işçilerin tuvalete gitmesine izin verilmiyor ve bu yüzden bebek beziyle altlarını bağlıyorlar. Bu insan onurunu zedeleyen bir iştir. İşte küreselleşme ile yaratıldığını söylediğiniz istihdam budur. Oysa iş kalitesi önemlidir. Birçok ülkede işçilerin sesini duyurmasına izin verilmiyor. Yanlış şeyleri sayıyorsunuz. İnsan onurunu saymıyorsunuz. Sömürülen insanları saymıyorsunuz!”

Bunu aşmanın yolu teknolojiyi kullanarak dijital dönüşüm yapmaktır. Dijital dönüşüm yıkıcı bir devrim değil, yapıcı inkılaplardır. Sonuçta şirketler zorlaşan ekonomik şartlar, yeterince sübvanse edilmeyen sosyal güvenlik sigortası ve artan rekabet karşısında zorlanıyor. Peki özünde kâr amaçlı kuruluş olan şirketleri devletin bekası için vergi vermeye nasıl ikna edeceğiz? Onları nitelikli işler yaratmaya nasıl teşvik edeceğiz? Tabii ki eşyanın tabiatını değiştirerek: Robotları kullanarak, yazılım otomasyonu yaparak ve nesnelerin internetini kurarak üretim hatlarını akıllandıracağız. Bizzat eşyaları akıllandıracağız. Şirket idaresinde bile yapay zeka kullanacağız. Bu sayede o kadar yüksek katma değerli ve o kadar rekabetçi ürünler üreteceğiz ki şirketler artık vergi sözünü duyunca rahatsız olmayacaklar. Nitelikli işleri gönüllü olarak yaratacaklar. Bu noktaya varmak için devletlerin eğitimi, nitelikli işgücünü, etik değerleri ve değer akışını teşvik eden düzenlemeler yapması gerekiyor. Yoksa zenginin daha zengin ve fakirin daha fakir olduğu bir dünya ortaya çıkıyor. Açıkçası bu Türk şirketlerinin yoksullaşırken yabancı şirketlerin güçlenmesine de yol açıyor. Ancak, bunun için robotları işsizliğe yol açmayacak şekilde kullanmalıyız.

Şu anda ABD’de iyi eğitimli ve nitelikli insanlar gittikçe artan kazançlar elde ederken, diğer işçiler daha düşük maaşlı işlerde çalışıyor. Robotlar karşısında en güvende olan işçiler ise el becerisi isteyen işlerde çalışıyor; çünkü robotların ince el işi isteyen kollarda insanların yerini alması yavaş olacak. Axon teknoloji şirketi bu yüzden bazı hatlarda manüel üretim yapıyor. Bu açıdan Türkiye’de vergi teşvikleri getiren, kuluçka merkezlerini üniversitelerle birleştiren, sektör-üniversite iş birliğini teknoparklarda güçlendiren ve teknoparkların son 4 yıldır sadece kiralama yapılmayan; aslında gerçek birer gelişim merkezi olduğunu vurgulayan çalışmalar yapabiliriz. Startupları destekleyen esnek bir mevzuat geliştirebiliriz. Arizona Eyalet Üniversitesi bu kriterlere uygun bir kuluçka merkezi yürütüyor. Dronlar ve blokchain tabanlı yazılımlar geliştiren girişimciler de bölgeye akıyor. Türkiye’nin dış ticarette, hem ödeme hem de bürokratik belge sürecinde blockchain kullanacağını açıklamasından sonra bu konu büyük önem kazanmış bulunuyor.

Amerikalılar ikiye bölündü

Daha doğrusu mavi ve beyaz yakalılar da kendi aralarında ikiye bölündü. Örneğin Phoenix’te ve genel olarak Amerikan ekonomisinde bir sakatlık belirdi: Bütün bu ileri teknoloji ürünü girişimlere rağmen istihdam daha çok hizmet, sağlık, perakende ve inşaat sektörüne kaymış durumda. Bu sektörlerde maaşlar ortalamanın altında.

Öyle ki ABD’de en az yüksekokul mezunu olmayan hiç kimse imalat, ileri teknoloji ve bankacılık gibi yüksek kazançlı işlerde çalışamıyor. Siz Türkiye’de bunu yüksek lisans yapmak, doktora yapmak, en az iki yabancı dil bilmek, yurt dışı yöneticilik deneyimine sahip olmak ve şirketlere danışmanlık yapmak şeklinde okuyun. İleri teknoloji üreten Intel ve Boeing gibi şirketler ise personel başına yüz binlerce dolar kâr ediyor. Çok daha büyük bir kitle ise oteller, restoranlar ve kreşler gibi düşük maaşlı yerlerde çalışıyor. Ve robotlar geliyor! Aslında robotlar otomotiv sektörüne 50 yıl önce geldi. Ancak, araştırmalar son otuz yılda Amerikalı işçilerin maaş artışının robotlar yüzünden azaldığını gösteriyor. Robotları ise insanlardan çok daha hızlı ve kaliteli üretim yapmakta kullanıyoruz. Ancak, bu işler daha çok plastik şişe kapağı gibi insan katkısı olmadan kolay ölçeklenebilen işler.

Asıl tehlike ise gizli işsizlik

İşin ilginci ekonominin yavaşlamasında bu çok önemli bir parametre: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin, yazılımların, internetin, robotların yaygınlaşmasına rağmen; yapay zeka ile nesnelerin internetine rağmen Amerika’da üretim sanıldığı kadar artmıyor. Açıkçası otomasyon ne buharlı makinalar gibi çok sayıda istihdama yol açıyor, ne de sanıldığı kadar üretimi artırıyor. Aslında bütün bu sebeplerle işyerlerinde otomasyon sanılandan pahalıya geliyor ve robotların yaygınlaşması da gecikiyor. Oysa bu durum gelecek sayımızda aktaracağımız üzere mevcut ürünlerden 10 kat yüksek katma değere sahip ürünler geliştirmeyi de engelleyen bir kısır döngü yaratıyor. Robotları yanlış kullanma kısır döngüsü.