Ressam Akın Ekici’nin pandemi sürecinde sanatın rolünü, iyileştirici gücünü ortaya koyan ‘Zorluk ve Direnç’ adlı yeni sergisi ABD New Jersey Art Factory’de sanat severlerle buluştu.

The Art Factory NJ ve Myr Academy & Art Studio ekibi tarafından hayata geçirilen sergi kapsamında sanatçının orjinal eserleri Myr Academi tarafından yapay zekâ ile oluşturulan dijital işlemeler ile farklı, ilgi çekici bir forma dönüştürüldü ve video performansı olarak ayrıca sergilendi. 

Reel Piyasalar programında Çetin Ünsalan’ın sorularını yanıtlayan Ressam Akın Ekinci, sergisinin detaylarını ve yapay zeka, sanat ilişkisini Endüstri Radyo’da anlattı.

YAPAY ZEKA İLE SANAT ÜRETİMİ 6-7 YILDIR YAPILIYOR

Zorluk ve Direnç isimli sergisinin pandemi döneminden önce planlandığını söyleyen Ekici, serginin Amerika’daki küratörünün bazı üniversitelerde yeni medya, dijital medya gibi alanlarda faaliyet gösterdiğini ve bugüne kadar alışılagelmiş sanatın dışında yapay zekayı kullanarak birtakım sanat eserlerini 3 boyutlu bir heykel ve video haline getirdiklerini belirtti.

Ekici, serginin temasını günün koşullarına uygun olarak belirlediğini de ifade etti.

İnsanların sergiye olan tepkileri üzerine de görüşlerini paylaşan Ekici, sözlerine şöyle devam etti:

“Amerika yapay zeka ile sanat üretimine yabancı bir ülke değil. Özellikle son 6-7 yıldır dünyada çok yaygın. 2017’den beri daha da yaygınlaştığını düşünürsek Amerikalı sanat üretim ortamı ve galericiler, sanat severler bu konuya dünyanın diğer ülkelerine nispeten daha aşinalar. Bizim değerli sanatçımız Refik Anadol’un, yapay zeka ile sanat üzerine çalışmaları Amerika’da ses getirdiği için biz Türkiye olarak sanki Amerika ile birlikte bu işin içine girmiş gibi olduk. Ancak Türkiye’de insanlar anlayamadı, bunun bir sanat olup olmadığı konusunda derin bir tartışma yaşanıyor. Benim çevrem, çalışmanın farklı olması sebebiyle güzel tepkiler verdi.” dedi.

“ESERİN YAPAY ZEKA İLE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ DE BİR ESER NİTELİĞİ TAŞIR”

Ekici, “Benim ya da bir başka sanatçının üretmiş olduğu eserlerin yapay zeka ile dönüştürülerek başka bir sanat dalı olarak ortaya konması her şeyden önce, dünya hukukunda olduğu gibi Türk fikir ve sanat hukukunda eser niteliği kazanmaktadır. Buna biz işleme eser diyoruz. Bir orijinal eserden üretilen, ve üretenin özelliğini taşıyan bir başka eser meydana getirmek, asıl esere bağlı olsa bile, ondan başta bir eser meydana getirmekte tıpkı asıl eser gibi korunması gereken bir sanat eseridir.” ifadelerini kullandı.

Programı buradan dinleyebilirsiniz.