Gülşah Ekinci Beyaz’ın hazırlayıp sunduğu Sektör Analiz programının bu bölümünde Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez Ortaokulu Müdürü Temel Kahveci konuk oldu. Kahveci, Türkiye’de verilen eğitimin diğer ülke eğitimleriyle farkını ST Endüstri Radyoda anlattı. 

“EĞİTİM SEKTÖRÜ SANAYİSİZ BİR BACA DEMEKTİR”

Türkiye'de eğitim sektörü hep söylediğimiz gibi sanayisiz bir baca. Yemeğinden ayakkabısına kaleminden silgisine, gömleğine kadar her alana hitap ediyor. Ekonomik değerini sadece kitap piyasasının değerini söyleyerek örnek vereyim; yıllık 2 milyar 100 milyon dolarlık bir kitap sektörü var Türkiye'de.  Bunun büyük bir bölümünü de yardımcı kaynak kitaplar oluşturuyor. 

“ÖĞRETMEN SAYISI ÖĞRENCİYE GÖRE AZ”

Eğitime ayrılan bütçe yeterli ama eşit bir şekilde dağılmıyor. Eğitimde temel bir sorunumuz var; 900 bin öğretmenimiz var ama 18 milyon da öğrencimiz var. Nüfusumuz kalabalık. Bu güzel bir şey, gençlik zenginlik demektir ve ülkenin geleceği demektir. eğitime yapılan her yatırım bizim geleceğimiz demektir. Öğretmen çok fakat sınıfta değil. Bu kişilerin yerleştirilip sınıfa kazandırılması gerekiyor. 

“TÜRKİYE’DE EĞİTİM DURUMU İYİ”

Türkiye’de eğitim durumları çok iyi durumda diğer ülkelere göre. Almanyaya gittiğinizde bizdeki akıllı tahtaları bulamazsınız. Ben 50 ülke gezdim beni en çok etkileyen Nepal oldu. Çok fakir bir ülke, orada çocular okullara gittiklerini anlatırken duygulanıyorlar. Tertemiz hazırlanıp okullarına gidiyorlar ve çok mutlular. Hiçbir şekilde kavga yok. Bu da ancak eğitimle mümkün olabilir. Fakir ama mutlular diyebilirim. Bizde de her türlü imkan var ama kıymetini bilemiyoruz. Bizde en büyük sıkıntılardan bir tanesi de çocukların başını kaşıyacak zamanları yok. Sosyal aktivitelere katılmak da yetersiz kalıyoruz. O kursa gideceğim, bu sınava gireceğim derken çocuklarımızı sosyalleşmekten alıkoyduk. Bizde ders yükü çok fazla, çocuklara ayıracak vaktimiz de yok. 

“HAZIR GIDALARDAN ÇOCUKLARIMIZI UZAK TUTMALIYIZ”

Devlet köy okullarına sıcak yemek veriyor. Çok güzel bir uygulama. Özellikle Anadolu’daki okullara devlet güzel bakıyor. Şehir içi böyle bir uygulama yok. Fırsat eşitliği oluşturmak amacıyla yapılan bir uygulama. Öğrencilerin yedikleri yemeklerin çok sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Sektörün kurumsal kimliği olan insanlar tarafından denetlenmeli. Okul yemeği çok önemli bir konu; çocuklarımızın sağlıklı yemek yeme açısından ve kültürümüzün yemeklerini aşılamak açısından üstüne düşünülmesi gereken bir konu olduğunu belirteyim. Devletimizin buna el atıp öğrencilerin kültürümüzü bilmeleri ve besleyici yemek yemeleri konusunda adım atması gerekiyor. Olabildiğince hazır gıdalardan uzak durmakta fayda var. Biz de okulumuzda bu çalışmalara başladık, öğrencilerimize besleyici yemekler vermeyi görev biliyoruz. 

“OKULLARDA EN BÜYÜK SORUN HİJYEN”

Okullar arasında bir eşitsizlik söz konusu. Devletin okullara sadece öğretmen maaşı, elektrik, doğalgaz vermesiyle sorun bitmiyor. Okulun temizliği, güvenliği son derece önemli konular. Özellikle hijyen konusu çok önemli. Ancak oluşan maliyetin tamamı karşılanamıyor çünkü bu maliyeti gidermek için velilerden para alınıyor. Geçim sıkıntısı yaşayan mahallelerde bu sorun önlenemiyor. Okullar toplu yaşanılan bir yer ve temizlik sıkıntı olabiliyor.