Bahar’la İş Dünyası programına konuşan Gelişen Düşünceler Danışmanlık ve Zihinsel Pazarlama Kurucusu, Sistematik Koç Deniz Öztaş, nörobilim üzerine Endüstri Radyo’da bilgiler verdi.

Beynimiz, nörobilimin hem liderlik hem pazarlama alanında kullanılmasına yani beynin modern cihazlarla taranması, biraz psikoloji biraz da biyoloji kullanarak insan davranışlarını ve karar mekanizmalarını analiz etmesine dönüyor diyen Öztaş, pazarlama, satış stratejileri ve liderlik anlamında bu bilgilerin pratik olarak kullanılabildiğini dolayısıyla da bunlardan türeyen nöropazarlama, nöro satış ve liderlik gibi kavramların ortaya çıktığını belirtti.

İnsan beyni bireysel olsa da birçok kişinin kendi içinde bulundukları topluluklardan etkilendiğini vurgulayan Öztaş, bunların da sistemleri oluşturduğunu ifade etti.

AİDİYET DUYGUSU GEREKİYOR

Tarihte evrimsel olarak insanların her zaman sosyal bir şekilde beraber yaşadıklarını belirten Öztaş, “Her bireyin ait olma duygusu son derece yüksektir. Eskinin kabileleri bugünün çekirdek aileleri ve şirketlerini oluşturur. Dolayısıyla da siz çalıştığınız firmada kendinizi ait hissediyorsanız mutlusunuzdur. Diğer tüm faktörler ikinci sırada gelir. Bu sadece firma için değil marka içinde geçerli.” dedi.

Öztaş, mevcut stratejilerde, markalar arasındaki dengede ve çalışanlar arasındaki ilişkilerde nasıl bir denge olduğuna dikkat çekerek bunlar arasındaki çatışma veya ait hissetme duygularının başarıyı da getirdiğini belirtti.

AİLE GİBİ HİSSETMEK ÖNEMLİ

İnsanların artık sadece 4P üzerine odaklanmaması gerektiğini bunların yanı sıra insan olgusuna da dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Öztaş, “Sadece müşteri değil iç müşteriyi de kazanmak gerekiyor. Hatta önce iç müşteri kazanılmalı çünkü bazen firmalara gittiğinizde çalışanların o marka ile ilgili bağlarının kopuk olduğunu görebiliyorsunuz. O markayı sevmiyor, ürünü kullanmıyor, o takımın içinde mutlu ve heyecanlı değil. Dolayısıyla çalışanlara bir neden vermek gerekiyor.” dedi.

Öztaş, bugün X kuşağı olarak tabir edilen gençlerin Z kuşağı insanları gibi çalışma prensiplerinin olmadığını söyleyerek kişilere markayı ve firmayı sevdirmenin, ürünlerin gelişimi sırasında o kişileri devreye almanın ve bir aile gibi yönetmenin uzun vadeli bir başarı olması için son derece önemli olduğunu vurguladı.