Hatta bazı makinalar için teslim süreleri ‘kabul edilemez’ sınırlara bile ulaşmıştı.
Bu yüzden çoğu makinacılar 2008 yılını hala iç çekerek anlatırlar!
Her şeyin bir sonu olduğu gibi o güzel yılın da bir sonu geldi ve 2009 yılının başlarında işler deyim yerindeyse bıçak keser gibi kesti!
Geçen yıl birçok sektör için toplam ciro kaybı yüzde 10-30 aralığında seyrederken, makina sektöründe (birkaç istisna hariç) bu rakam yüzde 75’lere kadar geriledi.

Çok sayıda stok var

Makina sektörünün ciddi firmaları 2009 yılında üretim kapasitelerini düşürmelerine rağmen makina üretmeye tamamıyla ara vermediler ve stoğa çalıştılar.
Bazı distribütörler için de aynı şeyi söylemek mümkün. Bazı makinaların ithalat sürecini tamamen durdurmayarak stokta ürün bulundurmaya özen gösterdiler.
Şimdi 2010 yılının daha ilk aylarında piyasalarda esen olumlu rüzgarla birlikte işler her geçen gün artmaya devam ediyor.
Öyle ki, neredeyse ‘yaz ayı sendromu’ ile her yıl durağanlaşan piyasa 2010 yılında küçükte olsa sürekli yükseliş eğiliminde.

Fuarlara dikkat

Yılın ikinci diliminde, yaz aylarının da yavaş yavaş geride kalmasıyla birlikte fuarlar daha bir önem kazandı.
Şimdi çok sayıda makina firması fuarlara katılacak ve makinalarına müşteri arayacak.
Fuarda makina alma kültürünü hemen hepimiz biliriz! Makinaları çalışır vaziyette görecek, çok sayıda alternatifi aynı anda değerlendirme fırsatına sahip olacağız.

Ya beğendiğimiz makinayı hiç beklemeden satın alacak ya da risk alıp, fuarın bitiş anına dakikalar kala henüz satılmamış makinalar için; “Bir daha masraf etme, makinanı şu paraya alırım!” diye bir teklif götürüp sonuçlarına katlanacağız!
Benim tavsiyem, almayı düşündüğünüz makina için fuar zamanını beklemeden satıcı firmayı yerinde ziyaret etmeniz.
Bu size, fuara katılacak firmanın fuar öncesi birçok masrafını karşılamasına olanak sağlayacağı için daha büyük avantajlarla makinaya sahip olmanızı sağlayabilir.

Makinayı otomobil alır gibi alın

Otomotiv sektöründe kabul görmüş bir uygulama vardır. Çoğu üretici araçlarına her 2 yılda bir makyaj yapar, her 5 yılda bir kasa değiştirir.

Şimdi son yıllarda bu uygulamaya bir yenisi daha eklendi. Aynı kasa üzerine farklı fonksiyonlar eklemek. Yani araç dışarıdan bakıldığında hep aynı görünümde fakat fiyatı 25 bin ile 40 bin TL arasında değişiyor.
Şöyle ki, “Tek hava yastığı ile yetinirim” diyorsanız başka bir para; “Hayır! Tam güvenlik isterim, 4 hava yastığı olsun” derseniz başka bir para ödüyorsunuz.

Bu uygulama, güvenlik ve konfor isteğinize göre geliştirilerek devam ediyor.
Makinanızı alırken de otomasyon ve güvenlik uygulamasına özen gösteren firmaları tercih etmenizde yarar var.
Şöyle ki, makina üretimi esnasında otomasyon uygulamalarını geliştirmiş olan firmalar size birçok özelliği tercihinize göre sunabilir.

Bugünkü alım gücünüz daha az özellikli makinayı almaya yetiyorsa, paranızı ‘teknolojinin gerisinde kalmış makinalara harcamaktansa’, satın aldıktan sonra da geliştirilebilecek özellikli makinaları tercih etmenizde yarar var.
Bu şekilde makinayı alıp belli bir süre sonra kaderinizle baş başa kalmaktansa, çözüm ortağınla birlikte üretim sürecini geliştirme fırsatına da sahip olabilirsiniz.

Ne dersiniz, daha karlı bir yatırım olur; öyle değil mi?