İnsan, aklını kullanarak düşünmeye, merak etmeye devam ettikçe ve sorguladıkça hayal ettiği birçok düşüncesini somut gerçeğe dönüştürebiliyor. Yeter ki ihtiyaçlarına göre fikirlerini olgunlaştırarak bilimsel çalışmalarla geliştirmeyi becerebilsin. Bilim tarihinde her bilimsel gelişme bir sonraki aşamadaki daha ileri bilimsel ve teknolojik gelişmelere öncülük ediyor. Buhar gücünden elektrik enerjisinin gücüne, elektronik sistemlerin kontrol gücünden dijitalleşmenin veri analiz gücüne kadar birçok gelişme bilimin ışığında hep süregeldi. Her gelişme yeni, daha ileri teknolojileri de beraberinde getirdi. Buharın pistonu ileri-geri itme mekanizması ile tekerleğin dönmesinin sağlandığı 18’nci yüzyıldan elektrik enerjisinin mekanik enerjiye dönüştürüldüğü 19’ncu yüzyıla, silisyum ve germanyum tabanlı transistörlerle elektronik sistemlerin kontrolünü sağladığımız 20’nci yüzyıldan dijital dönüşümün hızlandığı 21’nci yüzyıl başlarına kadar enerji dönüşümü ve hareket, bilimin en gözde alanlarından biri oldu. İnsanlık, bu teknolojik gelişmeler sayesinde çok daha uzak gezegenlerin keşfi konusunda dev adımlar atabilmiştir.

Son yazımda, NASA’nın Mars yüzeyinde robotlar vasıtasıyla eklemeli imalat ile 3B yapılar kurması ile ilgili hazırlıklarından kısaca bahsetmiştim. Bu gelişmeler, otonom robotik sistemlerin uzayda barınma başta olmak üzere birçok ihtiyacımızda bize her zamankinden çok daha fazla yardımcı olacağını gösteriyor. BAE, Çin ve ABD’nin Mars’a başarıyla otonom robotik sistemler göndermesi ile, bu sistemler dünyamızdan çok uzak mesafelerde yapay zeka algoritmalarıyla kendi kendine çalışabileceğini kanıtlama olanağı bulmuştur. Mars görevlerinde otonom robotik sistemler konusunda insanlığı zorlayan nedenlerden biri, dünyamız ile Mars arasındaki yörüngesel mesafenin en az 190 milyon km olmasından kaynaklanan 11 dakikanın üzerinde gecikmeyle sinyallerin iletimidir. Son otonom görevlerin başarıyla gerçekleştirilebilmesi, gerçekten çok yakın gelecekte Mars’ın keşfi konusunda peş peşe önemli buluşların yaşanacağını bize gösteriyor. Bakalım insanlık
merak ettiği yaşamın izlerini Mars’ta bulabilecek mi?

Otonom mekatronik sistemlerin gücünü sadece Mars görevlerinin başarılı sonuçlarında görmeyeceğimiz çok açıktır. Otonom sistemler aynı zamanda gelecekteki mürettebatlı uzay görevleri için de sağlam bir zemin hazırlamaktadır. Ayrıca, ileri yapay zeka teknolojilerinin büyük veri analitiği ile bileşimi gelecekte otonom sistemlerin gücünü endüstrinin her alanında çok daha fazla görmemizi sağlayacaktır. Yakın gelecekte, farklı endüstriyel alanlarda çok daha gelişmiş otonom mekatronik sistemlerle aynı ortamı paylaşacağımız artık bir hayal değildir. Yapılması gereken bilim ve akıl ile bilimsel çalışmalara gereken önem ve değeri vererek, bu teknolojileri üretebilen ülkeler arasında yer alabilmektir. Önümüzdeki aylarda dijital çağın yeni normalinde, robotik sistemlerin yapısını değiştirecek yenilikçi gelişmeleri sizlerle paylaşmak üzere, hepinize inovatif robotik çözümlerle dolu sağlıklı bir ay diliyorum.