Otomasyoncu, yani teknolojinin sıkı savunucusu. Yani namı değer `Çözüm Ortağı`... Peki, bu aralar ne oldu çözüm ortaklığına?
Çözümden kasıt sadece üretimdeki sorunların çözümüydüyse mesele yok. Çünkü bu aralar pek üretim de yok.
Ama çözümden kasıt, ticari partnerinin her koşulda sorununa çözüm üretmekse, şimdi tam zamanı.
Ekonomik kriz karşısında küçülmeyi tercih eden ve dolayısıyla pazarını kaybetmek üzere olan müşterine çözüm üret.
Bunu nasıl mı yapacaksın? Müşterine masrafları kısma eğiliminin sadece kötü sonucu geciktirebileceğini ama asla çözüm olamayacağını anlat.
Masrafları kısmak yerine üretim maliyetlerini düşürerek daha rekabetçi olabilmesi için onu destekle... Bunu yaparken asla zarar etme. Ama çok kar da etme!
O müşterini kazanabilmek için ilk verdiğin tavizleri unutma! Hani rakibinin elinden o firmayı alabilmek için ne kadar çok uğraşmıştın? Ne masraflar etmiş, zararına ürün ve hizmet vermiştin!
Bugün yeni müşterinin peşinde koşmaktan çok, mevcut müşterini elde tutma zamanıdır. Bu cümleyi bir daha oku! Bu kavram, dünyaca kabul görmüş bir iletişim kavramıdır.

***

Biraz nasihat havasında, biraz da argo içeriği olan bu ifadem için tüm okurlarımdan ve otomasyonculardan özür diliyorum.
İçinde bulunduğumuz bu tatsız durumu olabildiğince yalın anlatabilmek için bu üslubu kullandım.
“Hiçbir şey yapmıyorum, sadece bekliyorum” diyen bir iş dünyasına içinde bulunduğu durumu türlü üslupla anlatmak lazım. Ben böyle anlattım. Ama siz de anlatın. Bu, “bekliyorum” diyenleri ne gibi tehlikelerin beklediğini bir de siz anlatın, ne olur!
Birbirimize anlattığımız bu, “krize karşı önlem alma hikayeleri” salgın hastalık gibi yayılıyor.
Olmayan bir krizi biz yarattık diyemem. Ama lütfen hepimiz kafamızı kaldırıp şu iş dünyasına mantıkla bir bakalım.
Biz durunca birileri gelip bizi kurtaracaksa mesele yok. Ama böyle bir beklentimiz yoksa o zaman durmak da yok.
Çünkü biz durduğumuz zaman tedarikçilerimiz de durur. Ve onun tedarikçileri de... Sonunda ne mi olur?
Tabi ki bumerang etkisi...    
İşte Türkiye için iş dünyasında yaşanan durum (çoğunlukla) bu...
“Ben bu yazıya katılmıyorum” diyenler varsa, ya son 1 yılda yaptıkları finansal hatalara baksınlar ya da vicdanlarına!
Ben kriz için hazırlık yapmayalım demiyorum, sadece krize karşı direncimizi artıracak ‘İŞ YAPMA OLANAKLARIMIZI KAPATMAYALIM’ diyorum.

Saygılarımla.