Makinaların tarihi işlevsellik ile başlamıştır. İnsanın kas gücünü desteklemek amacıyla imal edilen makinalar hep kuvvet ve hız gerektiren işleri başarmaları amacıyla üretilmişlerdir. Dokumadan metal işlemeye, paketlemeden kaldırmaya kadar her makina öncelikle işlevselliği hedeflemiştir. İşlevselliğe performans, kusursuz üretim, seyrek arızalanma dahildir.  

Makina tarihinin ikinci aşaması kontrol edilebilirliğin iyileşmesidir. İşlevleri kolaylıkla yönetilebilen ve bir işten diğerine kısa süre ve az zahmetle geçebilen makinalar üstün bulunmuştur. Bu dönemde makinalar bebek robotlar olarak adlandırılmışlardır. 

Estetiğin önem kazanması makinaların evriminin üçüncü aşamasıdır. Önceden sadece mühendislik tasarımı ile geliştirilen makinalar endüstriyel tasarımcıların katkısıyla güzelleştirilmiştir. Buna içerleyen mühendisler “şekil fonksiyonu izler” (form follows function) sloganını yaymışlarsa da güzellik her yerde sattığından geriye dönüş olmamıştır.

Bugün önceki tüm özelliklerin yanına müşteri deneyimi kavramı eklenmiştir. Pazarlamada yeni bir konu olan müşteri deneyimi yönetimi kullanıcı-ürün etkileşiminin keyifli olması gerektiğini savunmaktadır. Kullanıcı dostu olmanın üst aşaması da sayılan müşteri deneyimi HMI üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bunun için HMI’lar bugün kablosuz haberleşme, ev tuşu, dokunmatik ekran ve imajlara kadar akıllı telefon olan özelliklerinin tümünü kapsamaktadır. Ancak asıl önemlisi kendisine gelen verileri faydalı enformasyona dönüştürmesi, böylelikle operatörün doğru kararları hızla uygulamasını sağlamasıdır. 

Hayatına bir buton olarak başlayan HMI’ın Nirvanası budur!