Bu köşeden endüstrinin dışında pek bir şey yazmam ama bazen kaçınılmaz oluyor. Kaldı ki bu aralar kanserden başka bir şey konuşamıyor ve yazamıyorum. Aslında çok kapsamlı bir konu olan kanser hastalığı ve beraberinde gelen ekonomik yansıması başa gelmeden pek anlaşılabilecek bir konu değil… Öncelikle bu hastalığı güncel kılan konuyu paylaşayım:

Uğur Dündar’dan kansere yardım kampanyası!

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nün miadı dolmuş cihazlarını yenileyerek, dünyanın sayılı kanser tedavi (!) merkezini kurmak için, Enstitü Başkanı Prof. Dr. Erkan Topuz ve gazeteci Uğur Dündar bir yardım kampanyası başlattılar. Amaç 10 milyon YTL yardım toplamaktı ve fazlasıyla toplandı… Buraya kadarını basından takip etmiş ve bu çabayı muhtemelen takdirle karşılamışsınızdır, diye düşünüyorum. Peki, bu çaba kanser tedavisi için yeterli mi?

Bu soruları kim cevaplayacak?

1) Bu merkez kurulunca, siz kansere yakalanırsanız, ‘‘Kanser sorunu çözüldü, gönül rahatlığıyla tedavi olabilirim’’ diyebilecek misiniz?
2) Kanser sorununun ne alternatif tıpla, ne de kemoterapi ve radyoterapiyle tamamen çözülemeyeceğini göremiyor musunuz?
3) ‘‘Önümüzdeki 10 yıl içerisinde kanser, şeker hastalığı gibi olacak ve tedavi edilebilecek!’’... Doktorların bu sözlerden, kanserli hastanın, hastalıklı yaşam süresinin uzatılmasının amaçlandığını anlayamıyor musunuz? (Yani, kimyasal tedavinin yol açtığı tahribatı azaltacak ilaçlar üretilecek)
4) Bugün, genetiği çözülmüş çok sayıda kanser türü varken, neden ilaç üretilemiyor, hiç düşündünüz mü? (Yani, haritası belli bir yola neden gidilemiyor)
İşte kanser konusundaki tüm gerçekler bu soruların yanıtlarında gizli!

10 milyon YTL…

Şimdilik bu soruların yanıtlarını bir kenara bırakarak Uğur Dündar’ın Arena isimli televizyon programında toplanan 10 milyon YTL’den daha fazla paranın nerede kullanılacağına bir göz atalım: Öncelikle çok milyon dolarlık radyoterapi makinaları alınacak. Kemoterapi üniteleri kurulacak ve muhtemelen kanser tanısında kullanılan makinalar yenilenecek…
Peki tüm bu çabalar, toplam ölüm sebepleri içerisinde 4’üncü sıradan 2’inci sıraya yükselen ve dünyanın her yerinde uygulanan kanser tedavisine rağmen (kemoterapi, radyoterapi, kanser cerrahi) her 2 kanserli hastadan 1’inin ölümüne engel olabilecek mi?

Bu parayla, kanser araştırma-geliştirme merkezi kurun

Kansere yalnızca ‘rant olmaktan çıkarılarak ve ilaç endüstrisine yatırım yapılarak’ çare bulunur... Yardım için toplanan paralardan, yine İstanbul Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösterecek bir Ar-Ge birimi (kanser araştırma-geliştirme birimi) kurulması konusunda çalışın. Bu insanlık için çok daha iyi bir adım olur.

***

Kanser Hakkında

Kanser, bazı vücut hücrelerinin kontrol edilemez bir şekilde çoğalması ve hayati bir organı kullanılamaz hale getirerek kişinin ölümüne sebebiyet verebilecek bir hastalıktır.
Her insanın vücudunda kanserli hücreler bulunur. Bu hücreler kişinin bağışıklık sisteminin yönetimindeki katil T hücreleri tarafından tespit edilir ve etkisiz hale getirilir. Buradan da anlaşılabileceği gibi kanser bir bağışıklık sistemi hastalığıdır ve bu hastalığı da yenecek olan tek şey, bağışıklık sisteminin kendisidir.

Suçlu aramayın

Şimdi bir örnekle kanser hastalığının ne aşamada olduğuna bir göz atalım...
Bundan 2 yıl önce bir kemik kanseri türü olan ewing sarkoma hastalığının kaynaklandığı geni İsviçre’li bilim adamları çözdü. Bulunan bu veriler çerçevesinde artık iş ilaç endüstrisine kaldı. Şimdi bu konuda Ar-Ge çalışmaları yapılması ve bu çalışmaların ilaç haline getirilmesi gerekiyor. Peki ne olacak?
Basit bir hesap yaparak sonuca rahatça gidebiliriz. Türkiye’de yılda ortalama 150 kişi ewing sarkoma kanserine yakalanıyor. Bunlar, yılda 16’şar kez olmak üzere ortalama 2.5 yıl kemoterapi görüyorlar. Yani 40 kür. 40x150=6 bin kemoterapi ilacı eder. Şimdi yeni bir ilaç üretirseniz, hali hazırda üretiminizde olan kemoterapi ilacını artık satamayacağınız. Bu hastalardan kaç para alacaksınız ki, yapacağınız bu Ar-Ge çalışmasına değsin?
Bilinen 103 çeşit kanser türünden sadece 1 tanesinin örneği bile kanser hastalığının dünyadaki yerini görmemiz için yeterli sanırım.
Ancak bu yazdıklarımdan yola çıkarak modern tıbbın uyguladığı piramit denilen kemoterapi, radyoterapi ve kanser cerrahi üçlüsünün kullanılmaması gerektiği anlamı çıkmasın. Ama maalesef içinde bulunduğumuz kanser gerçeği böyle.

Not: Kanser konusundaki yazılarım devam edecek.