2020 yılından geriye dönüp geçmiş 20 yıla baktığımızda, ürün inovasyonları, akıllı cihazlar ve bağlanabilirlik noktasında büyük gelişmeler yaşandı. 2000’li yıllarda Ürün İnovasyonu dönemine, 2010’lu yıllarda nesnelerin interneti ve yapay zeka yatırımları ile Bağlantılı Hayat dönemine liderlik yaptık, 2020‘li yıllarda da gelişmiş sensörler, öğrenebilen yapay zeka ve robot teknolojilerimizle  “Deneyim Cağı”na öncülük edeceğiz. Samsung cihazlarının büyük bir kısmını nesnelerin internetine hazır hale getirirken sadece bağlanabilirlik değil aynı zamanda yapay zekâ ile akıllı olmalarını sağlayıp tüketicilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlamaya çalışıyor. Nesnelerin internetine 5G teknolojisi ile giren yapay zekâ (AI) sayesinde de “Zeki Şekilde İletişim Kuran Bir Dünya” vizyonu artık gerçekliğe dönüşüyor. Dünyada her yıl birbirine bağlantılı yaklaşık yarım milyar cihaz satılıyor. Bu amaçla çalışmalar yapan dünyanın önde gelen teknoloji şirketi Samsung, dünya genelinde 36 Ar-Ge merkezinde yılda ortalama 14 milyar dolar Ar-Ge yatırımı yapıyor. Şirketin iş gücünün yüzde 20’si sadece araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde görev alıyor. Tüm bu çalışmaların neticesinde Samsung, 7 bin 438 patentiyle global patent lideri konumundadır. 7 Yapay Zekâ Merkezi’nde ürünlerine imza atan Samsung, gelecek yıl tüm ürünlerini yapay zekâ ile güçlendirerek nesnelerin internetine dâhil etmeyi planlıyor. Bu ürünlerin birbirine bağlı hale gelmesinin önemi ise oldukça büyük. Çünkü Deneyim Çağı’nda kentsel yaşam dönüşürken insanların ürünlerden beklentileri de aynı şekilde değişiyor. Günümüzde yaklaşık 7,5 milyarlık dünya nüfusunun yarısı artık kentler de yaşıyor. Bu rakamın 2050 yılına yüzde 68’e çıkması bekleniyor. 2018 yılında dünyada 33 tane bulunan mega kent sayısının da aynı şekilde 2030 yılına kadar 43’e çıkması bekleniyor. Bu hızlı dönüşüm nedeniyle insanlar bir ürünü satın alırken yepyeni deneyimler yaşamak istiyor. Tüketicilerin yüzde 74’ü ürün satın alırken sunduğu deneyimi dikkate alıyor. Artık insanlar sadece ürüne değil sunduğu rahatlığa ve yaşattığı keyfe para vermek istiyor.

 Bundan yaklaşık 10 yıl önce bilim kurgu filmlerinde görülen yapay zekâ, nesnelerin interneti, bulut, büyük veri, robotik, öğrenen makineler gibi yeni kavramların artık yaşamın bir parçası haline geldiğini belirten Samsung Electronics Türkiye Tüketici Elektroniği Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mert Gürsoy, Samsung’un tüm bu alanlarda ‘Dünya’ya ilham ver, geleceği şekillendir’ vizyonuyla yaptığı inovasyonlarla herkes için daha iyi bir yasam amacıyla yapıldığını aktarıyor.

Bireysel ihtiyaçların arttığı bu yeni dönemde kişiselleştirilebilir teknolojilerin de bireyleri daha iyi tanıyıp desteklerken yaşam tarzlarına uyum sağlaması gerektiğini belirten Gürsoy, Samsung’un Ballie isimli robotunun tam anlamıyla bu vizyonu gerçekleştirmek için hayata geldiğini örnek olarak gösteriyor. MENA Forum 2020’de tüketicilerin beğenisine sunulan Ballie’nin; gelişmiş sensörler, robot teknolojileri, öğrenebilen yapay zekâ ve yeni nesnelerin interneti ile sizi izleyen, bireysel ihtiyaçları anlayan ve size daha pratik, anlamlı, eğlenceli bir yaşam sunan teknolojileri temsilen sunulduğunu belirten Gürsoy, bu akıllı robotu insanların ihtiyaçlarına göre güvenlik görevlisi, spor asistanı, uzaktan kumandası ya da kamera olacağını açıklıyor. Gürsoy, Ballie’nin Samsung’un bu yeni çağı dikkate alarak geliştirdiği ürünlerden sadece bir örnek olup şirketin buzdolabından çamaşır makinesine, klimadan televizyona kadar bu yaklaşımla geliştirdiği birçok ürününün bulunduğunu açıklıyor.

MODÜLER TASARIMLARIYLA TÜKETİCİYİ ÖZGÜRLEŞTİRİYOR

Tüketici elektroniği dünyasında geleceği bugünden yakalayan, inovatif ürünleriyle insanların yaşamını hiç olmadığı kadar kolaylaştıran bir deneyim sunan Samsung gelişmiş sensörler, yapay zekâ, nesnelerin interneti, robot gibi teknolojileri kullanarak kişiselleştirilmiş teknolojileri ve içerikleri merkezine alarak çok yönlü ürünlerle tüketicilerin yaşamını kolaylaştırıyor. Milyarlarca akıllı cihazı tek, güçlü ve ağ bağlantılı platformda birleştirmeyi hedefleyen Samsung, tüketicilere çok daha fazlasını yapabilme özgürlüğünü kazandırmak için modüler tasarımı da ön plana alıyor. Bu sayede evler spor salonuna, okula, restoran hatta ne isterseniz ona dönüşüyor.

 Televizyonlarda modüler tasarımları ve bağlantılı özellikleri ile özgürlüğün sınırlarını hiç olmadığı kadar genişlettiklerini belirten Gürsoy, salonda siyah ekranı ortadan kaldıran tasarım ürünleri, mobil içerikleri aynı keyifle büyük ekranda tecrübe edilmesini sağlayan yeni ürünleri, eski televizyonlara göre 16 kat daha iyi görüntü sunan 8K televizyonlar ile sektöre liderlik ettiklerinin altını çizen Gürsoy, Samsung’un ürün ailesi içerisinde bulunan “The Frame”in açık olduğunda QLED Teknolojisi ile bezenmiş bir televizyon iken kapalıyken bir tablo çerçevesi gibi içerisinde bulunan 1.200’den fazla sanat eserini evlerin içerisinde sergilenmesine fırsat verdiğini vurguluyor. Gürsoy ceviz, bej, siyah ve beyaz çerçeve seçeneklerinin yaşam alanlarına güzel bir uyum sağlarken düzenli ve minimalist görünümünü korumak için “Görünmez İncelikte Bağlantı Kablosu” ve “Duvara Sıfır Askı Aparatı” ile birlikte geldiğini aktarıyor.

Samsung’un ünlü Fransız tasarımcı Ronan & Erwan Bourollec tarafından tasarlanan The Serif modeli ise televizyon kapalı durumdayken boş ekranı güzel bir yaprak ve dokulu bir kumaş gibi özel desenlere dönüştürmesiyle dikkatleri üzerine topluyor. Her zamankinden daha keskin ve daha sofistike olarak tasarlanan ve görüntü kalitesinden ödün vermeyen The Serif, yaşam alanlarının tasarım estetiğini yükseltirken tıpkı The Frame gibi QLED teknolojisi ile sınıfının en iyi görüntü kalitesi performanslarından birini sergiliyor.

Milenyum ve Z kuşağı tüketicilerine yönelik olan Sero’nun ekran yönlendirme teknolojisi de içeriği geleneksel yatay biçimlerde ve mobil kullanım için tasarlanmış dikey biçimlerde düzgün ve doğal bir şekilde görüntülemek için kullanıcıların mobil cihazlarıyla sorunsuz bir şekilde bağlantı kuruyor. Tüketiciler, mobil cihazlarını yansıtan görüntüyle sosyal medya, YouTube ve diğer kişisel videolar da dâhil olmak üzere çeşitli içeriklerin keyfini çıkarabiliyor.

Televizyonlarda modüler tasarımları ve bağlantılı özellikleri ile özgürlüğün sınırlarını hiç olmadığı kadar genişleten şirket, yeni nesil ekran teknolojisini eşi görülmemiş isteğe göre uyarlama yetenekleriyle birleştiren, evlerde kullanıma da uygun modüler MicroLED’i de burada tanıttı. MicroLED ekranları, sınıfının en iyi görüntü kalitesini; daha fazla derinlik, daha iyi çözünürlük ve daha yüksek netliğin yanı sıra 5.000 nit parlaklık değeriyle sunuyor. Bu ekranlar, aynı zamanda derin öğrenmeye dayalı video ölçekleme yeteneklerini kullanarak hangi kaynaktan gelirse gelsin en yüksek kalitede içerikler sağlıyor ve evde izleme deneyiminde benzersiz sürükleyicilik hissi yaşatıyor.

YENİ AMİRAL GEMİSİ QLED 8K TV TÜM DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKTİ

Samsung, tüketicilerin ihtiyaçlarını en doğru şekilde tespit edip bu ihtiyaçları tamamen karşılamak için araştırmalar yapıyor ve araştırmalardan sonra inovatif ürünlerini geliştiriyor. Yaptırdığı bağımsız bir araştırmaya göre Samsung’un 2018 model QLED televizyon kullanıcılarının memnuniyet oranının yüzde 94,2 olarak ortaya çıkmasını da dikkate alan şirket, bu memnuniyet oranını yüzde 100’e çıkarmak için “Ekran her yerde” vizyonunun bir parçası olarak, yapay zekâ temelli özellikleri ve 8K teknolojisini ekranlarına ekleyerek daha canlı ve bağlantılı bir ev içi izleme deneyimi yaşatacak yeni ürününü duyurdu. MENA Forum 2020’de tanıtılan yeni amiral gemisi QLED 8K TV; çarpıcı, ultra ince tasarımı, birinci sınıf 8K görüntü kalitesi ve etkileyici surround sesi bir araya getiren sektörün ilk 8K TV'si olarak dikkatleri üzerine çekti. Ayrıca, benzeri görülmemiş bir izleme deneyimi oluşturmak için yüzde 99 ekran oranıyla “Infinity Ekran” da sunuyor. Yapay zekâya sahip 8K Quantum İşlemcisi ile donatılmış olan 8K olmayan içeriği otomatik olarak bozulmamış ve gerçekçi 8K çözünürlüğe yükseltebilen dâhili 8K yapay zekâ, yükseltme ve derin öğrenme yeteneklerine sahip. Ayrıca amiral gemisi ekranının arkasındaki güç merkezi olan AI Quantum İşlemcisi, Samsung'un açık akıllı ev platformu Tizen'e de güç katıyor ve kullanıcıların gelişmiş görüntü kalitesinden diğer bağlı ev fonksiyonlarının kullanılabilirliğine kadar her şeyi deneyimlemelerini sağlıyor.

BESPOKE ÜRÜN SERİSİ İLE MUTFAĞINIZI ZEVKİNİZE GÖRE DÜZENLEYEBİLİRSİNİZ

Samsung, televizyonları ile insanların yaşamlarına dokunduğu gibi beyaz eşyalarıyla da modüler, kişiselleştirilebilir ve bağlantılı deneyimler sunuyor. BESPOKE buzdolaplarını buna örnek olarak gösteren Gürsoy, Samsung’un yeni tasarımı BESPOKE buzdolaplarının modüler olarak tasarlanmanın yanı sıra bireysel ihtiyaçlara yönelik farklı renk ve tasarımlarda satın alınabildiğini açıklıyor. Samsung’un BESPOKE buzdolabı serisi ile mutfak tasarımlarında yeni bir çığır açtığını belirten Gürsoy, günümüzde mutfakların evdeki zamanın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz bir yaşam alanı haline geldiğine dikkat çekerek, bu sebeple insanların mutfak dekorasyonuna ve mutfağın fonksiyonel olmasına büyük önem verdiklerini açıklıyor. Samsung’un BESPOKE ürün serisinin, kullanıcılara mutfaklarını kendi zevklerine uygun şekilde düzenlemelerine olanak tanıdığını aktaran Gürsoy, aynı zamanda da ankastre görünümüne sahip olan yeni bir buzdolabı kategorisi oluşturduklarını açıklıyor. Günümüzün mutfaklarına kusursuz uyum sağlayan bu ürün serisinin pazara yepyeni bir alternatif sunduğunu açıklayan Gürsoy, BESPOKE buzdolaplarında kullanıcıların kendilerine göre ayarlamalar yapabildiğini ve ürünlerin sunduğu bu esneklik sayesinde buzdolaplarında yaşam tarzlarına ve tasarım ihtiyaçlarına göre değişiklikler gerçekleştirebildiklerini açıklıyor. BESPOKE’nin aynı zamanda “akıllı buzdolabı” olarak işlev gördüğünü ve bağlantılı yaşam teknolojisi sayesinde hayatı kolaylaştırdığını açıklayan Gürsoy, Samsung’un mutfakları daha kullanışlı, esnek ve modern hale getirecek ve insanların mutfakta zaman geçirmesini çok daha keyifli hale getirecek BESPOKE buzdolabı serisini 2020’de Türkiye’ye getireceklerini açıklıyor.

BEYAZ EŞYA’DA FARK YARATAN İNOVASYONLAR HER KATEGORİDE SUNULUYOR

Samsung yeni ürünlerinde müşterilerin bir beyaz eşyadan bekledikleri tüm ihtiyaçları deneyimlerini sağlarken aynı zamanda mevcut ürünlerinin de gücüne güç katmaya devam ediyor.

“Twincooling (İkili Soğutma Teknolojisi) serisinin ürün gamına katılmasıyla Samsung’un, üstten donduruculu pazarda ikinci konumuna yükseldiğini açıklayan Gürsoy, Twincooling Teknolojisi’nin tek bir tuş ile dondurucu bölmesini soğutucuya çevirebildiğini, tüm buzdolabını soğutucu olarak kullanabildiğini aktarıyor. Buzdolabında gıda kokularının soğutucu ve dondurucu bölmesine yayılmasına engel olmak için bölmeleri ayrı ayrı soğuttuğunu belirten Gürsoy, böylece donmuş yiyeceklerin doğal tadı uzun süre koruduğuna dikkat çekiyor Akıllı Dönüştürücü Teknolojisi sayesinde 5 farklı dönüşüm modu imkânı sağladığını, bu sayede soğutucu ve dondurucu bölümlerini ihtiyaca göre günlük, düşük enerjili, tasarruflu gibi farklı modlarda kullanabildiğini belirten Gürsoy, Samsung buzdolaplarının Dijital İnverter Teknolojisi sayesinde daha az enerji tükettiğini, sesi azalttığını ve uzun ömürlü performans için yıpranma oranını düşürdüğünü aktarıyor.

Samsung, Çamaşır makinesi kategorisinde de yenilikçi teknolojilere sahip ürünleriyle Türkiye pazarında iyi bir büyüme grafiği yakalamış durumda. Samsung; Quick Drive ve Addwash Akıllı Kapak teknolojili çamaşır makinesi serileri ile Türkiye pazarında tüketicilerden oldukça olumlu geri bildirimler alıyor. AddWash teknolojisi sayesinde yıkama işlemi başladıktan sonra dilediğiniz zaman unuttuğunuz kıyafetleri ekleyebiliyorsunuz. Üstelik ekleme işlemi yaptıktan sonra yıkama döngünüz kaldığı yerden devam ediyor. Quick Drive teknolojisi ise özel tambul tasarımı sayesinde yarı yıkama zamanında tam temizlik performansı sağlıyor.

Samsung’un Beyaz eşyadaki ürün gücü tabii ki çamaşır makinesi ve buzdolabı ile sınırlı değil. Ankastre kategorisinde de Dual Cook Flex ürünümüz ile teknolojiye öncülük ediyor. Dual Cook Flex ankastre fırını Wi-Fi ile uzaktan çalıştırmak, derecesini ve süresini ayarlamak ve fırını kapatmak mümkün. Aynı zamanda kullanıcılar, çalışmakta olan fırının pişirme süresini, yemeğin pişmesine kaç dakika kaldığını ya da kaç derecede piştiğini telefon ile her yerden kontrol edebiliyor. Esnek kapak özelliği sayesinde gerektiğinde tamamen ayrı iki farklı fırın gibi çalışıp üst taraftaki kapak açıldığında alt bölmedeki ısı kaybını engellemiş oluyorsunuz.

Samsung’un üstün teknolojisini gösteren ürünlerden bir diğeri ise Wind-Free Klima, rahatsız edici bir rüzgar oluşturmadan konforlu bir serinlik düzeyini muhafaza ediyor. Rüzgarsız soğutma sistemi, klima üzerinde yer alan 21 bin mikro hava deliğinden dağılıyor. Çocuk odalarında da rahatça klima kullanmamızı sağlayan Samsung’un benzeri olmayan rüzgarsız soğutma teknolojisi, klima nedeniyle şikayetçi olunan tutulma gibi sıkıntılardan tüketicileri kurtarıyor. Böylece rahatsız edici hava akımlarından uzak, insanı üşütmeyen gerçekten konforlu bir iç mekan elde edilmesini sağlıyor. Bu sistem, Hızlı Soğutma Sistemi ile kıyaslandığında enerji tüketimini yüzde 72’ye kadar düşürüyor. 

Wi-fi erişimi olan Wind-free Klima,  Samsung’un sağladığı Akıllı Ev (Smart Home) uygulaması ile her yerden kontrol edilebiliyor. Böylelikle kullanıcılar kolaylıkla sıcaklığı düzenleyebiliyor, ayarları yapabiliyor, performansa ve günlük enerji kullanımına ilişkin gerçek zamanlı güncellemeleri ya da gerektiğinde tamir işlemi için çözüm önerilerini alabiliyor.