Akfidan Peyzaj, başarılı peyzaj tasarım ve uygulamaları ile isminden söz ettiren bir marka. Görükle Uludağ Üniversitesi’nde gençlik parkı gibi şehre dinamizm katacak birçok çalışmaya imza atan
markanın çalışmalarını, firma yetkilisi Peyzaj Mimarı Fulya Akfidan Sevim ile konuştuk.

Firmanızın faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Firmamızı 2012 yılında kurduk. Bir sene homeoffice olarak çalıştık. Bursa şartlarında sadece tasarım ofisi işi iyi gitmedi, fidanlık da açmak zorunda kaldık. Çünkü müşteriler bitkileri mutlaka kendi gözleriyle görmek istiyorlar. Türkiye’de bu alanda sadece tasarım ofisi konsepti henüz tam olarak gelişmedi. Uygulamayı da çok sevdiğimizden fidanlık açmak bizim için zevkli oldu.

Tasarım ve uygulamaya yönelik neler yapıyorsunuz?

Proje tasarımı ve ardından da uygulamasını yapıyoruz. Belediyelerin park projelerine de çalışıyoruz. Yıl için de alanımıza uygun yarışmalara katılıyoruz. Genel olarak villa ve site bahçeleriyle uğraşıyoruz. Bir de şu anda ruhsata tabi olan peyzaj projeleri var. Bu uygulama bu sene başladı. Onun bir yoğunluğu oldu.

Çözüm sunduğunuz projelere örnek verebilir misiniz?

Nilüfer Belediyesi için 11 tane park projesi çizdik. Nilüfer Belediyesi çok yenilikçi bir belediye. Kendi bünyelerinde çok iyi peyzaj mimarları var elbette ama bizden farklı projeler istediler. Parklardan biri
gençlik parkıydı. Görükle Uludağ Üniversitesi’nin olduğu bir yer. Orada gençlere yönelik bir park yaptık. Banklı, salıncaklı, mevcut meşe ağacının altında hamağı olan bir kentsel obje çalışması yapıldı. Onun haricinde Bursa’nın en büyük kent parkı Hüdavendigar Kent Parkı’nı İstanbullu bir firma çizmişti. Sonrasında bizden revizyon bir proje istendi. Bu çok güzel ve özverili bir proje oldu bizim için. Çok beğenildi projemiz. Henüz uygulanmadı ama görüşme aşamasında. Diğer projelerimiz genellikle site bahçeleri üzerine gerçekleştirdiğimiz projeler.

Fidanlığınız ne kadar büyüklüğe sahip?

Bizim satış ofisimizin olduğu yer 1.500 metrekare. Binamızın arkasında kalan kısımda ise 4 dönümlük bir alanımız mevcut. Yani toplamda 5-5.5 dönüme yakın bir yere sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Son zamanlarda konut projelerinde peyzajın öne çıktığını görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz? İstanbul belediyeleri bu konuda çok öncülük etti bana kalırsa. Bazı yanlış uygulamalar olmuşsa da peyzaj sektörü açısından önemli açılımlar gerçekleştirdiler. Ve artık zamanla birlikte peyzaj olgusu sadece bahçıvanlıktan çıkmış oldu. Bu algı seneden seneye düzeliyor. Son üç yıldır özellikle çok önemli yol alındığını düşünüyorum. En azından artık peyzaj mimarı denilebiliyor, peyzajcı denmiyor.

Ruhsat aşamasında peyzaj zorunluluğu getirilmesi sektörü nasıl etkiledi?

Bu zorunluluk, çok daha akılcı çözümlere kapı açacaktır. Çünkü genelde yapı bitiyor, ondan sonra peyzaj için geliyorlar ve “bir hafta içerisinde buraya peyzaj yapman gerekiyor” diyorlar. Dolayısıyla da
çok düşünülmeden, işlevsellik katılamadan birçok yanlış uygulamaya imza atılıyor. Ruhsat projesinde alanın vaziyeti ve bina oturumu bize geliyor ve ondan sonrası tamamen peyzaj mimarına bırakılıyor. Otopark çözümü de buna dahil. Daha öncesinde otopark çözümünü mimarlar yapıyordu ancak onların işi yapı olduğu için otopark çözümlerine çok fazla zaman ayıramıyorlardı. Bizim elimize geldiğinde aynı adette otopark sayısını koruyup peyzaj alanı da bırakabiliyoruz. Böylece teknik ve sanatı birleştirerek peyzaj projeleri çıkmış oluyor. Olması gereken de bu. Bir de şu var; artık çok kentselleştiğimiz, betonlaştığımız için de yeşilimiz çok kalmadı. Ağaç artık dikilmiyor, zeytin ağaçlarını bile “bonzai”leştirdik. Her şeyi daha küçük hale getiriyoruz. Hava alamıyoruz artık, yeşil göremiyoruz. Bu projelerde belli metrekarelerde ağaç dikme zorunluluğu getirildi. Bu kural ilk geldiğinde insanlar korkmuşlardı. “Evimin önünde bu kadar ağaç olmasın, güneşimi kapatır” diyorlardı. Oysa ki kullanılan yapraklı ağaç kışın yaprağını döktüğü için güneşi evinize sokacak, yazınsa klima etkisi yaratacak. Ruhsat projelerinden önce peyzaj mimarlarının sadece bitkisel tasarım yaptığı düşünülürdü ama öyle
olmadığı artık anlaşıldı. Yangın yönetmeliği, engelli yönetmeliği gibi konular da peyzaj mimarlığına bağlı yürütülür. Bursa’da ilk olarak Peyzaj Mimarları Odası Bursa İl Temsilciliğinin de öncülüğüyle Nilüfer Belediyesi peyzaj yönetmeliğini geçen sene uygulamaya koydu. İstanbul bizden önce olsa da Bursa’da yapılan işlerdeki titizlik ve başarı daha çok ses getirdi.

Peyzajda trendler neler?

Son zamanların bir trendi yok. Trend daha çok doğal olmak bence. Artık dikey bahçelerden de sıkıldık, ekolojik göletler zaten hep vardı, son zamanlarda daha farklı malzemeler kullanılarak yapılmaya çalışılıyor. Bana kalırsa son trend insanların daha fazla doğaya yönelmesi, daha endemik türleri bahçelerinde kullanmaları. Mahmuz çiçeği vardı mesela, bizim endemik türümüz. Gelin görün ki
bunlar fidanlıklarda yoktu. Artık bunlar yayılmaya başladı. Son trend doğallık diyebilirim bu nedenle. Firma olarak geleceğe yönelik hedefleriniz nelerdir? Firma olarak yurt dışına açılmayı hedefliyoruz. Bir yandan da yurt içi projelerimize aynı heyecan ve özenle devam ediyoruz.