Corona virüsünün cephe sektörüne olan etkisini değerlendiren CEPHEDER Yönetim Kurulu Başkanı Adil Baştanoğlu, genel anlamda inşaat sektörünün imalattan teslime olacak şekilde anlatıldığını fakat bu sefer tersten başlayarak süreci anlatacağını belirterek ve şu açıklamalarda bulunuyor: 

“Siparişler: Yeni müşterimiz yok, siparişler çok azaldı. Eskiden yani pandemiden önce alınmış işlerin  devam edilmesine  çalışılıyor. Uygulamalar: Elinde sipariş olan şantiyesi bulunan firmaların şantiyedeki faaliyetlerinde gerek malzeme tedariki gerekse ekip tedarikinde önemli sıkıntılar var.  Kaynaklar, arka arkaya olan inşaat faaliyetlerindeki aksamalar, malzeme temini, ekip değişimi,  şantiyede yaşam  ve diğer yardımcı lojistik faaliyetlerinden oluşan çeşitli problemler oluştu. Bilgi aldığım çeşitli firmalar maliyetlerin öngörülenleri aştığını ve şantiyelerin montaj kısı mlarında zarar yazdığını belirtiyor.
Yapı malzeme üretim firmalarının durumu: Bürolarda muhasebe bölümleri durdu ancak aciller için bir kişi duruyor. Yardımcı elemanlar evden çalışma durumunda. Satış bölümü evde ve herhalde can sıkıntısıyla pencereden bakıyor. Salgından önce krizden hepimizin yöneldiği ihracattı.  İhracata güvenmiştik fakat tamamen durma noktasında. Mevcut yurt dışı şantiyelerde personel getirmek veya götürmek imkansız ve çok pahalı. İşleri hızlandırma şansı yok ve durmamak için gayret gösteriliyor. Zarar edildiği yönetimde  rahatça görünüyor. Toplantılar internet üzerinden olmaya başladı fakat son kapsamlı teslimlerde veya satın alma faaliyetlerinde sadece görüntü ile yapılmasında sıkıntı oluyor. Hele malzeme değiştirilmesi imkansız kategoride ise.  
Üretim kısmında: Teknik kısımlarda durmaması gereken bölümler hariç (örneğin fırınlar) diğer personel evden çalışmaya geçmiş durumda. Bakımcılar yeniden işe başlandığında hazır olmak için çalışıyor.
Bu krizi firmalar ve şirketlerin sorunsuz atlatması mümkün değil, onları bu sorunları taşıyabilir hale getirmek için destek gerekiyor. Bilinen bir söz vardır; “Tekkeyi bekleyen çorbayı içer” derler… Yani sektörde ‘Bekleyelim, ileride üretelim satalım kazanalım’ deriz. Bu anlamda hepimizin gayreti  minumum masraflarla hazırda durmak ve piyasanın açılmasını beklemeye çalışmaktır. Tabii ki beklemek pahalı bir durumdur. Beklerken de masraflarımız durmuyor. Hiç yeni girdi yoksa bir çark dönmüyorsa tüm masrafların gelir olmadan sermayeden karşılanması noktasına gelinir. Bu konuda benim genellemeler yaparak tahminim küçük firmalar için 3 ay civarı, ortalar 6 ay,  büyükler 12 ay civarındadır. Sonuçta; konumuz akıllıca yapılması gereken bir finansman şekline döner. Ödemesi 3-6 ay ertelemeli ve taksitlendirilmiş krediler bu konuda işe yarar. Yetkililerin ve yöneticilerin çalışmaları da zaten bu format üzerindedir. Hatta seçeneklerde işsizlik, kısa dönem çalışma ve çek kredisi gibi krediler vardır ancak burada hassas ve adil olmalı,  gerçekten ihtiyaç sahibine  ve hakedenlerin hepsine  verilmeli, politik davranılmamalıdır. Bekleme süreçleri; yeni ürün geliştirme, pazar arayışları, ölçme ve değerlendirmelerin yapımı, yenilikler, toparlanma, temizlikler için fırsat sayılır.

“TANITIM VE MARKA İMAJIMIZI GÜÇLENDİRME FAALİYETLERİ BU DÖNEMDE FAYDALI OLUR”

Sektör için biraz daha önümüzü görmemiz gerekir. Az etkilenen ülkeler başta olmalı  diğerlerinin de durumuna iyi bakmalıyız. Çin ve ABD gibi küresel aktörlerin durumu ve birbirlerine karşı takındıkları tavır kesinlikle dünya ticaretini etkiler. Biz önümüze bir fırsat çıkarsa değerlendirmeliyiz. Biz  tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz. Yani mucize bir B planı yok…. Çabalama ve çalışmaya devam. Tanıtım ve marka imajımızı güçlendirme faaliyetleri bu dönemde faydalı olur. 

ŞİRKETLERİN B PLANI ETKİLENMEYEN SEKTÖRLERE HİZMET VERMEK

Şirketlere bakarsak, hepsinin kendisine göre yapabileceği bir B planı olur. Bunlar; bu durumdan etkilenmeyen sektörlere hizmet vermek, acil gereklere yönelik çalışmak,  atıl kalan malzeme veya işlerin değerlendirilmesi gibi, yöneticilerin düşünce ve hayalleri ile bir noktaya gelebilen işlerdir... Bu da yönetimin bir çeşit imtihanıdır.

İŞ DÜNYASINA DAİR NELER DEĞİŞECEK? 

Önemli olan kavramdan başlayalım…Dijitalleşme; artık belli kesimlerin kullandığı bir teknolojik gelişim değil… Bu pandemi ile önü çok açıldı ve toplum içine girdi ve hayat tarzımızda yer aldı. Daha da yaşamımıza girecek… Hayat tarzımız değişince iş dünyasında paralel olarak neler değişecek öngörülebilir. Hemen kısaca öngörelim dersek;

Birincisi, sanayi için öncelikle üretimde istediğimiz ve fabrikalar için de ilgi duyan veya seven kişilere heyecanlanarak anlattığımız robot kullanımından tutun her türlü yapay zeka ile ilişkili gerçekleştirilecek iş veya ürünler, artık günlük hayatımıza da bir yönüyle girecektir...  Bunlara uygun geliştirilen küçük büyük inşaat proje, programlar, ürünler ilgi görecek ve müşteri bulacaktır. 

İkincisi, iş yerinde; Bilgisayarlarla yapılabilen her türlü iş için (Muhasebe, satış, mühendislik, proje, dizayn gibi) mekânsal anlam da büro dışında çalışmalar çoğalacaktır. (Belki belli zamanlarda takımların buluşması ile devam edecektir.) Büro dışı alanlarda, (Bunlar kişilerin konutları, kafeler, içe dönük özel konut veya yapılar olabilir.)  ekolojiye, enerji üretimi, su kazanımı, bahçe sera, hayvan ihtiyaçları, çevre  gibi unsurlar öne çıkacaktır.  Mekanlarda ışık, bitki ve hayvanların ihtiyaçlarına yönelik dizayn, proje, imalat v.s. iç ve dış uyumuna yönelik  istekler olacaktır. Yapı malzemeleri bu formata uygun çalışmalarda olmalıdır. 

Üçüncüsü, hijyen artık daha önemli olacaktır. Hijyene yönelik hizmet ve malzemeler ilgi görecektir. Dördüncüsü, hizmet sektöründe büyük, kalabalık pazarlama, mağazalar, bankalar gibi kuruluşlar için kesin dizayn değişiklikleri olacaktır. (Öngördüğümüz insan sayıları farklılaşınca, makinelerinde farklılaşması ve alt yapı ihtiyaçlar işin içine girince mimarlık bürolarından gelen projeler buna bağlı değişecektir.)

Beşincisi, internet üzerinden satış tam hakimiyet kurabilir. Şirket ürünlerinde tam kapsamlı olarak bu format nasıl olabilir şeklinde çalışılmalıdır. 
Altıncısı; tüm sektörde öncelikle dizayn, proje, fikirlerde doğaya (İnsana, bitkiye, hayvana) saygı öne çıkacaktır. Sonuçta talepte ona uygun yönelme oluşur. Şirketlerin kendilerini bu formata uygun çalıştırması gerekir.

Yedincisi; dünya ekolojiye, yenilenebilir enerjiye, kaynakların kirletilmesine, küresel problemlerimize biraz daha dikkat edecektir. Benim tahminim mimaride  dış yaşamın devamında  iç içe yaşam tarzları kuran modern mimari daha popüler olacaktır. Dolayısıyla bu konularda bütünleşik hizmet veren şirketlerin başarılı olacağını sanıyorum.”

Corona süresinde boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz sorusunu cevaplayan Baştanoğlu, şu açıklamada bulunuyor:

“En zor soru çünkü boş vaktim yok… İş insanı olarak şirkette bekleyen işleri koordine etmek, yeni ürün geliştirmek, piyasada şimdi her iş insanının yaptığı gibi kredileri değerlendirmekle doluyum.  Bu günlerde baş ucu kitabım yine işe yönelik ‘Outside living’ (Yazıp önerdiklerimle uyumlu) beraberinde ‘Küçük bahçe’ var. Okuyup not almayı hatta ufak tefek karalama eskiz yapmayı okuduğumu uygulamayı seviyorum. Hemen ardından sırada Ece hanımın  “İdeal Kent Arayışında Mimari Ütopyalar” var. Okumakta gecikiyorum diye üzülüyorum. Vakit az… Film olarak romantik komedileri seviyorum. Bu arada pandemi nedeniyle her filme ulaşmak mümkün fakat geç vakitlerde az sayıda izleyebiliyorum. Bu şartlarda spor yapamıyorum… (Whatsapp veya Zoom yokken hatta biraz daha öncesine gidelim akıllı telefonlar yokken daha mı çok vaktim vardı bilmiyorum.)  Tenis ve yüzme çok severim fakat bir türlü fırsat olmuyor. Zaten salonlar kapalı, seyahat imkanı kısıtlı, mevsim ülkemizde denizde  yüzme için erken. Sadece olanak olursa ağaçlık alanlarda yürüyüş yapabiliyorum.”