Bu ana fikre dikkat çeken kitaplar ve makaleler yazılıyor, çeşitli konferanslarda konuşmalar yapılıyor.
Ben bu görüşe katılmıyorum.
Hatta bu bakış açısının biraz daha yayılırsa, “başarılı çalışanları heba edeceğine” inanıyorum!

***

Şöyle açıklayayım...
İş dünyası mutlak sonuç alınması gereken bir yerdir!
Yani yaptığınız işi iyi yapacaksınız ve para kazanacaksınız.
Sürdürülebilir olmanın temel koşulu budur.
Bu koşul altında konulara “sorun olarak bakmak” temel amaçtan sapmak anlamına gelir ki bu çok tehlikeli bir yöne götürür şirketleri...
En iyi (en başarılı) çalışanlarınızı en zor işlere vermeye başlarsınız.
O en iyi çalışanlarınız da bir süre sonra “iş dünyasının sorun çözme sanatından ibaret olduğunu” düşünmeye başlar ve...

***

Ve artık çalışma alanında sürekli bir kaos ortamı hakim olur.
Karakteri buna uygun olan çalışanlar bu kaos ortamından beslenir.
Çünkü sorunları çözebildikleri oranda kendilerini başarılı hissederler...
Kendi şirketlerinde tam mesai harcayan işverenler de bu koşullara alıştıkları için bir süre sonra “tüm iş dünyasının bundan ibaret” olduğunu zannederler!
Çevrenize bir bakın! Bu durumda olan ne kadar çok firma göreceksiniz?

***

Oysa olması gereken bunun tam tersidir.
En iyi (en başarılı) çalışanlar, en katma değeri yüksek işlere verilmelidir.
Örneğin başarılı bir satıcı en zor satılacak ürünün satışında görevlendirilmek yerine en kolay satılacak ürünler için çalıştırılmalıdır.
Bu şekilde daha çok satış yapacak ve şirketine yüksek faydalar sağlayacaktır.
Yani konuya neresinden bakarsanız bakın, iş dünyası bir sorun çözme yeri değil, “katma değer üretme” yeridir.
Bunu da ne kadar “doğru insanlarla” yapabilirseniz o kadar çok başarılı olursunuz.
Saygılarımla.