Sanallaştırma her tarafa olduğu gibi depolara da yayılmaya başladı. Önceleri yalnızca tasarım aşamasında simülasyon düzeyinde kalan sanallaştırma son dönemde dijital ikiz katmanına yükseldi. 

Dijital ikiz yaratmak için öncelikle fiziksel sistemin sanal kopyasını üretmek gerekiyor. Eğer tasarım aşamasında simülasyon modeli yaratılmış ise başlamak kolaylaşıyor. Peşinden sanal modele fiziksel sistemden verileri aktaracak sensör sisteminin kurulmasına sıra geliyor. Sistem tamamlandıktan sonra sensörler gerçek zamanlı verileri dijital nesneye aktarıyorlar.  Bakın bu sayede neler yapılabiliyor:

Malzeme elleçleme iyileşmesi: Depo operasyonları izlenebilirliği farklılaşıp güçlenecek. Şimdiye değin envanterlerin yalnızca lokasyonları bilinebilirken artık hareket halindekiler de görülebilecek. Bu da doğruluğu arttıracak ve taşıma optimizasyonu fırsatlarını görmemizi sağlayacak. 

Akıllı bakım: Tüm ekipmanların durumları görünür hale gelecek. Paletlerden forkliftlere, raflardan emniyet araçlarına değin her türlü fiziksel nesnenin yıpranma düzeyi anında bilinebilecek. Bu sayede gerek nokta bakım işlemleri, gerekse de yenileme yatırımları zamanında yapılabilecek.  Tabii asıl yarar istenmeyen duruşların engellenip zaman kayıplarının yaşanmamasından sağlanacak.

Geleceği öngörme: Dijital model verileri gerçek zamandan daha hızlı çalıştırarak gelecekteki olası sorunları ve fırsatları görmeyi sağlayacak. Bu sayede depo yönetimi reaktif anlayıştan proaktif yaklaşım düzeyine yükselecek. Değişik yerleştirme ve işleyiş senaryoları kolaylıkla sınanıp karşılaştırılarak daha iyi kararlar verilecek. 

Yeni dönemde deposunu sanallaştırmayan depolamasını rasyonelleştiremeyecek!