Kötü piyasa koşulları, beraberinde gelen ve çığ gibi büyüyen işsizlik, birçok insanımızın geleceğe karamsar bakmasına sebep oluyor. Tüm bunların sebebi şu an yaşanmakta olan ekonomik kriz mi? Bence hayır... Hayır, çünkü krizden önce de birçok sektörde daralmanın yaşanacağı belli olmuştu. Ticaret diliyle anlatırsak ``piyasalar doymuştu!``

Sorunlara bir göz atalım

Şu an tüm dünyada, ticaretin önünde engel olan sorunları maddeler halinde hatırlayalım...
1- Üretim maliyeti hemen her sektörde arttı.
2- Bir sektöre olması gerekenden çok firma girdi ve arz talep dengesizliği yaşanmaya başladı. Bu da beraberinde fiyata dayalı rekabeti getirdi.
3- Gelir dağılımı her geçen gün daha büyük sorun haline geldi ve satın alma gücü zayıfladı.
4- Piyasalardaki belirsizlik yatırımcıları tedirgin etti ve birçok anlaşma iptal edildi.

Çözüm için beklemekten vazgeçelim

Her şeyden önce bu sürecin ebediyete kadar sürmeyeceği hatırlanmalı ve işler buna göre planlanmalıdır. Bizim işlerimizi bir başkasının düzelteceğini beklemek en basit ifadeyle hayalcilik anlamına gelir.
Bugün dünyada savaş olan ülkelerde bile ticaretin bir şekilde devam ettiği göz önünde bulundurulursa, sadece yeni koşullara ayak uydurabilenlerin varlığını sürdürdüğü anlaşılıyor.

Üretim maliyetini düşürebilmek

Evet, iş dünyasına hemen her gün yeni firmalar girer, bazıları da iflas eder ve çıkar. Bu ticaretin doğası gereği böyledir. Ancak kriz ortamlarında bu süreç daha da hızlanır. Yani, bu ekonomik krizde de birçok firmanın kapanacağına hiç kuşku yok. Ama bu süreçten büyüyerek çıkan firmalar da olacak. Bence bunu başarabilen firmalar ‘bir şekilde üretim maliyetini düşürebilen firmalar’ olacaktır.

Fason üretim için yatırımın tam zamanı

Üretim maliyetini düşür – işsizlik sorununu çöz – hem kendi rekabet gücünü artır, hem de müşterinin…
Evet, bunu yapabilmenin en ideal çözümü fason üretim merkezleri kurmaktan geçiyor. Örneğin ücra bir ilimizi tamamen bir sektörün üretim üssü haline getirelim. Ama sadece 1-2 çok büyük firma ve ona yan sanayi olan atölyeler şeklinde değil!
Çok sayıda KOBİ’den oluşan ve sadece birkaç sektör için büyük – küçük her markaya fason üretim yapan bir ilimiz olsun. Sonra bunu tüm Türkiye’ye uyarlayalım…
Bu durum büyük şehirlerden tersine göç ve işsizliğe de çözüm demek. Ama bu çözümü siyasilerden beklemeyelim. Gerekirse rakiplerimizle birlikte hareket edelim ve yarın çok geç olmadan işe başlayalım…

Gün, bekleyenlerin değil, değişime ayak uydurabilenlerin günüdür.