Rüzgar YEKA 1 ve YEKA 2 yarışmasında yer alan yatırımcılar ve türbin üreticilerinin Türkiye yöneticilerinin katıldığı toplantıda YEKA’ların sektörün büyümesindeki rolü dile getirildi;  ‘öngörülebilirlik’ ve ‘yatırım süreçlerinin optimizasyonu’ ihtiyacı; Türkiye’nin bu alandaki yetişmiş iş gücü ve Ar-Ge çalışmalarının beklenenin ötesinde hız kazanmış olması konuları vurgulandı. 

SİEMENS GAMESA: TÜRKİYE’NİN OFF-SHORE POTANSİYELİNE İNANIYORUZ 

Siemens Gamesa Renewable Energy Türkiye CEO’su Ebru Çiçekliyurt, YEKA kapsamında İzmir’de kurdukları Ar-Ge Merkezi’nde hem şartnamede belirtilen koşulların hem de kendi beklentilerinin ötesinde gelişmeler olduğunu aktardı. “Şartnameye göre tam zamanlı çalışacak 50 mühendis arkadaşımızı istihdam etmemiz gerekiyordu; bu merkezi Siemens Gamesa’nın dünya genelindeki 6 Ar-Ge Merkezinden biri olarak konumlama kararımız doğrultusunda biz bu sayıyı 70’e çıkardık.Yıl sonuna kadar daha da artırmayı planlıyoruz” diyen Çiçekliyurt, offshore (deniz üstü) rüzgar santralleriyle ilgili bir soruyu da “Biz Türkiye’nin off-shore potansiyeline inanıyoruz. Uzun vadede offshore gibi alternatif teknolojileri çalışmakta yarar var” şeklinde cevapladı. 

YEKA RES: DİJİTALLEŞME İÇİN ÇABALAMALIYIZ

YEKA RES 1 kapsamındaki çalışmaların hızla devam ettiğini belirten YEKA RES şirketi Genel Müdür Yardımcısı Batur Yenmez, “Yenilenebilir enerji teknolojilerine sahip olmak demek enerjide bağımsız olmak demek. Ayrıca sektörün dijitalleşmesini de çok önemsiyoruz. Rüzgar türbinlerinin kontrol merkezleriyle ilgili bilgi birikiminin Türkiye’de geliştirilmesi ve bu konunun teşvik edilmesi önemli” dedi. Batur Yenmez, ayrıca yatırım süreçlerinde örneğin orman ya da diğer ilgili izin süreçlerinin tanımlanmasının bilinmezliklerin önüne geçeceğini de vurguladı. 

ENERCON: YETERLİLİK KRİTERLERİ ARANAMLI 

Enercon olarak 2011’den bu yana Türkiye’de üretim yaptıklarının altını çizen Enercon Türkiye Genel Müdürü Arif Günyar ise, YEKA tecrübelerinin bugüne kadar çok olumlu olduğunu, bundan sonra da YEKA süreçlerinin daha sağlıklı ilerlemesi için Enerji Bakanlığı tarafından belirlenecek birtakım yeterlilik kriterlerine ihtiyaç olduğunu söyledi. “Ekonomik dinamikler, pandemi kaynaklı dalgalanmalar, dünya ve Türkiye genelinde hammadde fiyatlarındaki beklenmedik gelişmeler hepimizi etkiledi. Bunun ne kadar devam edeceğini de bilemiyoruz ancak bugünden bakıldığında en az 3 sene sonrası için tahmin yapabiliyor olmamız gerek” diyen Günyar, Türkiye’nin halihazırda karasal rüzgar potansiyelinin ancak 4’te birini kullandığını ve önceliğin bu alana verilmesi gerektiğini belirtti. Günyar, Orta ve Doğu Anadolu ile Akdeniz ve Karadeniz’in rüzgar kapasitesi açısından halen bakir konumda olduğunu ve Enerji Bakanlığı ile birlikte buralardaki kapasitenin kullanılmasının önemli olduğunu da sözlerine ekledi. 

ENERJİSA: “HİDROJEN İÇİN AR-GE ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR” 

Bir yandan konvansiyonel alanda büyük çaplı yatırımlarına devam ederken bir yandan da hidrojen, floating solar gibi alanlarda Ar-Ge çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Enerjisa Üretim Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin de bu alandaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtti. YEKA süreçlerinin iyileştirilmesiyle ilgili olarak yatırımcının önceden bilemeyeceği risklerin kamuca önden etüd edilip ihale sürecine alınmasının kötü sürprizleri ortadan kaldıracağını söyleyen Bilgin, “Hele offshore’a başlayınca bu konu daha çok gündeme gelebilir. Yatırımcının yapamayacağı, kamu kurumlarından görüş alamayacağı ya da muhatap bulamayacağı alanlar için ön etüdler önemli olacaktır. Mini YEKAlarla yatırımcı sayısı artınca bu Bakanlığımızın da işini kolaylaştıracaktır” değerlendirmesinde bulundu.