Müşterisi hazır olan bu pazara girmek hemen her şirketin iştahını kabartıyor ama ciddi kaygılar da var.
Bu kaygıların başında ‘içerik paylaşımı’ geliyor!Yani, enerjinin herhangi bir koluna yatırım yapan şirketler neredeyse sözleşmişçesine hep aynı tutum içerisinde yer alıyor ve yaptığı iş hakkında bilgi vermekten kaçınıyor.

İşin daha da garip tarafı; fuar, kongre, seminer, sempozyum gibi etkinliklerde bile tutum bundan farklı olmuyor ve yapılan/yapılacak olan işin içeriği hakkında oldukça sınırlı bilgi paylaşılabiliyor!
Birkaç afişle, slogandan öteye geçmeyen iletişim şekli, hemen her etkinlikte göze çarpıyor.

                                                                    ***

Enerji sektörüne yatırım yapan en büyük firmadan, ürün bazlı son kullanıcıyı hedefleyen küçük yatırımcıya kadar hemen her firma ticari kaygı içerisinde…

Durum böyle olunca da enerji firmalarının sektöre kattığı ‘enerji’ çok sınırlı oluyor!
Oysa bu sektörün gelişimi iletişim kanallarını iyi kullanarak hızlandırılabilir.
Enerji popüler bir konu olduğu için televizyon kanalları da sektöre oldukça ilgiyle yaklaşıyor.
Söyleyebilecek iyi bir konusu olan hemen her firmaya kapıları her zaman açık.
PR şirketlerinin de en hızlı sonuç alabilecekleri konu yine enerji.
Enerji firmalarının faaliyetleri hakkında yapılan ve basına servis edilen bültenlerin haber olarak yer alması birçok sektöre göre daha kolay.

                                                                ***

Biraz rekabet açısından ticari kaygı, biraz firmaların tam hazır olmamalarından kaynaklı temkinli yaklaşım, biraz da; “pazar olgunlaşsın, ondan sonra ağırlık veririm” bakış açısı enerji sektöründe işlerin beklenen hızda büyümemesine sebep oluyor.
Bu kaygıların birçoğuna katılmamak mümkün değil ama fazla temkin kısa bir gelecekte trenin tamamen kaçmasına sebep olmasın!
En azından kullanıma hazır olan (ya da kısa bir gelecekte hazır olacak olan) ürünler için biraz daha cesur olunabilir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.