Tarihte hiçbir şey dijitalleşme kadar endüstri dünyasını etkilememiştir. Ne dahi Henry Ford’un seri üretimi, ne Toyota’nın yalın yaklaşımı, ne de başka etmenler dijitalleşme kadar uzun soluklu ve büyük çaplı dönüşümü endüstri dünyasına yaşatmış değildir. Dijitalleşmenin bileşenleri olan yüksek güçlü bilgisayarlar, arttırılmış gerçeklik, yapay zekâ, eklemeli imalat, robotlar, insan-makine arayüzleri, yeni nesil sensörler imalatı farklılaştırmakla kalmamakta, iş modelini, tedarik zincirini, ürünlerin pazara erişim tarzını da başkalaştırmaktadır.

* * *

Bu süreçte en dikkat çeken konulardan biri de patlama düzeyinde çok hızlı biriken verilerdir. Büyük veri denilen bu fenomen dijital depolama birimlerinin de ucuzlamasıyla çığdan daha hızlı büyümekte ve adeta şirketleri altına almaktadır. Altına almaktadır, çünkü şirketler bu verilerle başa çıkamamakta, daha çok da başa çıkmak istememektedirler. Bu görüş gelişmiş ülkelerdeki araştırmalara dayanmakta, bulgular pek çok şirketin topladığı verilerin neredeyse %99’unu şansları varken hiç bakmadan çöp muamelesi yaparak geride bıraktıklarını ortaya koymaktadır. Oysa terk edilen veriler içinde büyük bir inovasyon ve kar potansiyeli bulunduğunu, bunların kullanılmamasının yalın üretimin israf olarak andığı 8 temel savurganlığın yarattığı toplam kayıptan daha büyük olduğu kesindir. Özetle endüstri dünyası topladığı halde değerlendirmediği verilerle yeni bir savurganlık türü yaşamaktadır. 

* * *

Bu yanlış tutuma neden olarak verilerin hammaddelerden daha değerli olduğunun henüz anlaşılamaması, uzman kıtlığı, analiz araçlarının yokluğu ve daha pek çok şey gösterilebilir. Ancak gerçekten çözüm arıyorsanız şu soruya yanıt bulmanız yeterlidir:

Mazeret bulmada mı başarılı olmak istiyorsunuz, yoksa başarılı olmak mı istiyorsunuz?