‘‘Aman sen de! Bu devirde böyle kafa mı olur? Bırak kardeşinin kocasını ayartsın, bırak amcasının karısına atlasın! Hem bakarsın pişman olur döner, amca da affeder, abla da!
Hem onlar ‘ölümsüz eserlerimiz!’. Halid Ziya Uşaklıgil`in Aşk-ı Memnu’su, Reşat Nuri Güntekin`in Yaprak Dökümü ve Orhan Kemal’in Hanımın Çiftliği vs. isimli kitaplarından esinlenilmiş dizilere kötü söz söylemek kimin haddine!
Sonra Allah muhafaza buyursun yobaz olursun, kafanı örümcek bağlar! Sen bunları kafana takma, ailecek takıl bu dizilere. Keyifle izle!
Hem sana bir şey olmaz ki! Sen gayet akıllı, neyin ne olduğunu bilen bir insansın. Çocuklarını da böyle yetiştirdin, onlara da bir şey olmaz.

Sana ne anne babanın halinden, yakın ve uzak akrabalarından! Komşun açmış, tokmuş kimin umurunda! Sen mi düşüneceksin her şeyi? Senin derdin sana yetiyor zaten! Bir tek eğlencen var o da dizilerin! Ondan da mı mahrum kalacaksın? Yorma sen kendini takıl dizilerine, takıl!

Yarın başına gelebileceklerden sakın endişelenme, sen asla Irak gibi olmazsın! Kafana çuval geçirmezler, çocuğun çaresiz ve korku dolu bakışlarla ellerin ve ayakların bağlı olan bedenine titreyerek sarılmaz! Sen takıl, sana bir şey olmaz.
Hem bak İran da izliyor bu dizileri, onlara da bir şey olmadı hala. Sen de takıl sana da bir şey olmaz!

Tek amacı reyting olmayan, net bir ideolojiye hizmet eden bu dizileri zararsız görüyor, ‘‘bu devirde bunlar çok normal’’ diyorsanız, artık benim başka sözüm yok.
Zira öyle sözler vardır ki, onlar söylenince tüm sözler susar. İşte onlardan bir alıntı, içinde bulunduğumuz durumu bize ziyadesiyle haber vermiyor mu?

..Mallarınız, canlarınız, kesata uğramasından korktuğunuz ticaret size sevimli geliyorsa, bekleyin…

Allah sonumuzu hayretsin.