Hemen her fırsatta farklı üslup ve örneklerle anlatmaya çalıştığım bir konu: Firmaların varlığını sürdürebilmesinin tek yolu, “değişen piyasa koşullarına ayak uydurabilmekten geçiyor”…
Teknolojinin gelişimi, bazı sektörlerde talep daralması, rekabetin artması, satın alma gücünün yetersizliği ve siyasi etkenler gibi konular her zaman piyasa koşullarında değişkenlik gösteriyor. Sadece bu değişime ayak uydurabilen firmalar varlığını sürdürebiliyor, diğerleri kısa ve orta vadede kapanıyor.

***

KOBİDER kayıtlarına göre; Türkiye’de 1 milyon 176 bin işyeri faaliyet gösteriyor. Bu firmaların yüzde 76’sının üç veya daha az çalışanı var.  Yüzde 85’inde ise on kişinin altında çalışan bulunuyor. 100 kişiden daha fazla çalışana sahip işyeri sayısı ise 10 bin 700. Yani toplam işyerlerinin sadece binde 9’u.
Toplam ihracatımızın yüzde 70’ini, 1 milyon 176 bin firmadan sadece bin tanesi gerçekleştiriyor. Firmalarımızın yüzde 50’si ise hayatında hiç ihracat yapmamış. Aynı kayıtlara göre firmalarımızın üçüncü kuşağa geçiş oranı sadece yüzde 20. Yeni kurulan her 5 işletmeden 1 tanesi ilk beş yılda iflas ediyor ve kapanıyor.

***

İşte rakamlar ortada... Nereden bakılırsa bakılsın, sürekli değişen piyasa koşullarına uyum sağlanamaması, yeterince güçlü olunamadığından kaynaklanıyor.
Keşke küçük ve orta ölçekli şirketler evlenip büyük güçler oluşabilse. Ama bu pek mümkün gibi gözükmüyor. Bence Türkiye’de şirket evliliklerinin yeterince gerçekleşmemesi, firma sahiplerinin egolarından kaynaklanıyor! “Ben o adamla hiçbir şey yapmam” dan tutun da, “Benim oranım neden düşük oluyormuş” a kadar mantık dışı ve sadece kişisel sorunlar yüzünden şirket birleşmeleri yaşanamıyor. Bunun için bir dönemin moda söylemlerinden olan ‘şirket evlilikleri’ kavramı, birkaç küçük örnek dışında tarih oldu.

***

Ancak, ortak bir faydada üretimlerin birlikte yapılması mümkün. Karşılıklı iyi niyetle, küçük ve verimli yatırımlar yapılabilir. Birlikte üretim demek, kaliteden ödün vermeden maliyetleri düşürmek demek. Düşük maliyet, daha yüksek kar oranı ve dolayısıyla da daha büyük rekabet gücü demek.
Bir ürünün yüz adet üretimiyle, yüz bin adet üretimi hiç aynı olur mu?

“Peki, ürettiğimi kime satacağım” diyenler varsa onu da cevaplayalım; Düşük üretim maliyetine rağmen satamıyorsan, yanlış bir ürünü üretiyorsun demektir!