Gelişmiş dünya hava, su kadar güvenilir elektrik akışının da olması gerektiği bir dünya. Nüfusun ve elektrikli cihaz kullanımının hızla artması enerji arzının da hem artış trendinde olmasını hem de kesintisiz işleyen altyapılar gerektiriyor. Bunun için güç santralleri kurmak yeterli değil! İletim-dağıtım sisteminin tüm öğelerinin işlevselliklerinin sağlanması da zorunluluk! Bu öğelerin başında da transformatör geliyor.
*            *            *
Bu konuda sayısal konuşamasam da pek çok kişinin katılacağını düşündüğüm bir gözlemim var: “ Şebekemizdeki transformatörler çok yaşlı!”. Güç transformatörlerinin beklenen çalışma ömrü 30 ila 40 yıl. Bu süre dağıtım transformatörlerinde 20 – 25 yıla iniyor. Fiyatların son 15 yılda iki katına yükselmesi transformatörlerin yenileme yatırımlarından kaçınmaya yol açıyor. Bunun diğer anlamı daha fazla bakım yaparak transformatörlerin ömrünü uzatmak. 
*            *            *
Bir transformatörün yaşlanması dielektrik akışkanın kalitesinin düşmesi ile oluyor. Ülkemizde yalnızca mineral yağlar kullanılıyor. Bu akışkan yüksek soğutma ve izolasyon özelliklerine sahip olsa da neme karşı hayli zayıf. Yağa nem girince hemen kağıt izolasyonu bozuluyor ve transformatör kısa devre yapıyor. Gelişmiş ülkeler artık mineral yağ yerine ester akışkan kullanımına geçiş yaptılar. Bu sıvı hem daha yüksek sıcaklığa dayanıyor, hem de çok daha fazla nemi absorbe edip selüloz yalıtkana zarar vermesini engelliyor.

Transformatörlerin yenilenmesi ekonomik ömür hesabı ve finansal planlama ile ilgili bir konudur. Yetkililerimizi bu zor konularla uğraştırmayalım; geçici çözümler önerelim.