Bankalar en önemli müşteri adayları olan KOBİ’lerle çalışmak için bir yandan ciddi uğraş veriyorlar öte yandan ‘risk almamak için’ de çok seçici davranıyorlar.
Durum böyle olunca da bankaların çalışmak istediği pazar oldukça daralıyor.

Peki ne yapmalı

Bankalar asıl işleri olan para satma işlemini yapabilmek için çeşitli ürünler geliştirdi. Temelde faiz karşılığında para veren bu işlemin farklı oranlarla çalışıyor olmasının en büyük nedeni ‘risk yönetimi’.
Yani banka ne kadar büyük risk alırsa, faiz oranını da o kadar yüksek tutuyor.
Demek ki iyi para kazanmanın yolu ‘bir miktar risk’ almaktan geçiyor.
O zaman neden bankacılıkta yapılacak bir düzenlemeyle faiz karşılığı para satmak yerine bankalar müşterileriyle ortak iş yapmasın?

Herkes kazanır

Şu tartışılmaz bir gerçek ki, şirketlerin en büyük sorunu finans eksikliği değil, yönetim zaafıdır!
Ne yazdığımın farkındayım. Evet, çoğu şirket (istisnai durumlar hariç) kötü yönetildiği için her an iflas etme riskiyle karşı karşıyadır!
İşte buradan hareketle bankacılık sektörüne büyük bir pazar görünüyor.
Bankalar finans ve yönetim desteği sunarak KOBİ ve reel sektör firmalarıyla ortak işler yapabilirler.
Risk yok mu? Tabi ki var! Ama biraz riskin olduğu yerde daha çok para var.

Nasıl yapılır

Bankalar, ‘öz sermayelerinden oluşan’ kaynaklarla danışmanlık şirketleri kurabilir.
Hangi şirketin hangi bankaya ait olduğu net bir şekilde bilinir ve öz kaynaklarının dışında para harcamasına izin verilmez.
Bu danışmanlık şirketleri iyi yetiştirilmiş, yönetici vasıfları yüksek personelleri, maaş artı prim sistemiyle istihdam eder.
Bu personellerin inceleyeceği ve “para yatırmaya değer” diyeceği firmalara para satmak yerine ortak iş yapmak teklif edilir.
Daha en başından ne yapıldığında nasıl paylaşılacağına dair bir protokol imzalanır ve herkes sorumluluğunu bilir.
Önceden belirlenen tarih geldiği zaman banka hissesini ortağına satar ve iki yönlü kazanır.
Nasıl, güzel olur değil mi?