Türkiye’de olduğunu öğrenince hemen peşine düştüm. Birkaç telefon trafiğinin ardından buluştuk.
O da benim gibi balığı çok sever..
Bende plan hazır! O balığı yerken ben de ona, bayıltana kadar internetle ilgili sorular soracağım!
Öyle ya, bugün var, yarın yok. Hazır yakalamışken internetle ilgili bilgilerime biraz antrenman yaptırayım istiyorum!
Daha 2 soruyu ardı ardına soramadan lafımı kesiyor. “Yemeği boğazıma dizme, uzunca bir süre buradayım, konuşuruz”.
-Nasıl yani, kesin dönüş mü yaptın?
“Hayır, 8-10 ay içinde dönerim”
-Ne oldu, işlerin mi bozuldu?
“Hayır, işlerim çok iyi gidiyor”
Anlatsana be adam!..
Bir yandan balığa 10 parmakla dalıyor, bir yandan başlıyor anlatmaya…
“Bir firmaya internet sitesi yapıyorum”. (Sadece yazılımını yapıyor, tasarımı başkası yapacak) “Başlayalı 2 ay kadar oldu, 1 yıl kadar sürecek. Bu süre zarfında Türkiye’de olmaya karar verdim”.
-Ne firması bu?
“Takım tezgahı üretiyorlar”.
-Ne dedin sen?
“Duydun işte, takım tezgahı firması.. Adamlar bu işe deli para ayırmışlar. Çok kapsamlı bir web sitesi yapıp, şimdilik 7 dilde yayınlayacaklar. Bu sitede hem kendi makinalarını satacaklar hem de başkalarının makinalarına yer verecekler. İnternette sürekli reklam yapıp, tüm dünyaya makina satacaklar”.

  ***

Bu iş için sadece bizim yazılımcıya ödedikleri parayı burada yazsam, dudaklarınız uçuklar!
Sadece şunu bildireyim: Bizim yazılımcı, bu iş süresince İstanbul’da, Boğaz’da kirada oturacak. Varın gerisini siz tahmin edin…
Biz masrafları durdurduk diyen tezgahçılar, atı alan Üsküdar’ı geçmesin!