Yenilenebilir enerji kullanımının sürekli artış göstermesi çok sayıda üreticinin enterkonnekte şebekeyi çok değişik yerlerden beslemesine yol açmaktadır. Bu beslemeler ister istemez çoğu zaman şebeke fazıyla uyumsuz ve kontrolsüz biçimde gerçekleşmekte, dolayısıyla kullanılamayan reaktif güç oluşmaktadır. Ayrıca gerilim dalgalanmalarının engellenmesi için arzın talebi dengelenmesine gerek bulunmaktadır. Ancak günümüzün standart güç şebekesi bu konular nedeniyle verimli, istikrarlı ve güvenilir güç arzını garanti edememektedir. 

Bu sorunlarla baş edebilmek için akıllı şebeke kavramı ortaya atılmıştır. Akıllı şebeke jeneratörlerin, iletim hatlarının, transformatörlerin ve diğer cihazların durumu ile anlık tüketimi ve tarifeyi bilmektedir. Bu bilgiler ışığında da enerji talebini ve arzını optimize etmektedir. Örneğin çamaşır makinelerinin çalıştırılmasına, elektrikli arabaların şarj edilmesine tarife uygun olduğunda izin vermekte, böylelikle maliyet tasarrufu sağlanmaktadır. Akıllı şebeke aynı zamanda dağıtık üreticilerin sistemlerini aktive etmekte veya devre dışı bırakmaktadır. Bu da senkronizasyon, kararlılık ve yüksek güç katsayısı sağlamaktadır. 

Ancak bunlar kağıt üzerindeki teorik yararlardır. Uygulamadaki en büyük zorluk gecikme süreleridir. Örneğin dağıtık üreticilerin sistemlerinin açılıp kapanması, sistemin kararlılığının bozulmaması için, 1ms içinde gerçekleşmelidir. Eğer bu süre 2ms olursa, diğer deyişle 1ms gecikme yaşanırsa 50Hz alternatif akımlı şebekede 18°, 60Hz alternatif akımlı şebekede 21.6° faz kayması olmaktadır. 

Özetle akıllı şebeke diyebilmemiz için öncelikli koşul gecikme süresinin 1ms’yi aşmamasıdır. Hızlı değilsen akıllı da değilsin!