Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, atılan adımlar sonrasında maden sektöründe yatırım planlarının somut hale geleceğini ifade etti.

"ÜRETİM, İSTİHDAM, İHRACAT ANLAMINA GELİYOR" 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomi Reform Paketi'nde "cari açık" başlığı altındaki maden sektörüne ilişkin yatırım güvencesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konularının kendilerini memnun ettiğini dile getirdi.

Yazılı bir açıklama yapan Çetinkaya sektörün 2020'yi 4,27 milyar dolar ihracatla kapattığını, 2021'in ilk iki ayında ise 768 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiği bilgisini paylaştı.

Sektör algısının yurt içinde yeniden yapılandırılması gerektiğini belirten Çetinkaya, Türkiye'de konuyla ilgili olumsuz algıların kaybolmasının önemine işaret ederek, madenciliğin "üretim, istihdam ve ihracat anlamında ekonominin en büyük itici gücü olması" anlamına geldiğini söyledi.

"MADEN RUHSATI ALMAK İÇİN 2 YIL GEREKİYOR"

Yeni bir maden ruhsatı alabilmek için en az iki yılın gerektiğini aktaran Çetinkaya, "Her şeyden önce 4 ayrı bakanlıktan izin almanız gerekiyor. Arama ruhsatı, işletme ruhsatı ve işletme izin belgeleri (ÇED raporu ve orman izinleri) gibi ciddi süreçler var. Bir madeni hizmete alabilmek için 16 farklı kurumun görüşü ve izni gerekiyor. Tüm bu hassasiyete karşın sektörümüz ülkemizde maalesef temeli olmayan iddialar ve ithamlar nedeniyle 'vahşi' ve 'çevre karşıtı' olarak görülüyor." dedi.

Büyük sermaye gruplarının Türkiye'de oluşan maden karşıtlığı ve olumsuz algı nedeniyle yatırıma mesafeli baktığını ifade eden Çetinkaya, böyle olduğu için sektörün potansiyelinin altında bir büyüme kaydettiğini dile getirdi.

Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Reform Paketi'nde, cari açık başlığı altındaki sektörle ilgili yatırım güvencesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konularının kendilerini ziyadesiyle memnun ettiğini, adımların ardından yatırıma yönelik planların netlik kazanacağını ifade etti.

"TURLAR DÜZENLENİYOR, TURİZMDE ÇEKİM MERKEZİ OLUYOR"

Dünyadaki sektöre bakışın, algının Türkiye'dekinden çok farklı olduğuna dikkati çeken Çetinkaya, "Madencilik Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada, Almanya, Avustralya gibi insan haklarının ve demokrasinin gelişmiş olduğu ülkelerde Türkiye'ye göre kamuoyu algısı açısından çok daha bilinçli düzeyde ilerliyor. Bu ülkelerde çok basit bir çevre düzenlemesinde bile halkın katılımı ile karar alınıyor, madencilik algısı bize göre çok daha pozitif olduğu için de bahsi geçen ülkelerde madencilikle ilgili alınan kararlar bize göre çok daha hızlı sonuçlanıyor. Madenciliğin sürdürülebilir ve çevreci yaklaşımı, yatırımcılar tarafından ülkemizde de olduğu gibi sürecin en başında halka aktarılıyor ve toplumun endişeleri mümkün olduğunca bertaraf ediliyor." dedi.

Ülkelerin ekonomilerine önemli katkılar sağlayan gerçekliğin sahiplenilmesi gerektiğini savunan Çetinkaya, bazı ülkelerde maden sahalarına tur amaçlı özel geziler düzenlendiğini ve ülkelerin turizminde çekim merkezleri haline geldiğini söyledi.

"6 MİLYAR DOLAR NEDEN ÜLKEMİZDE KALMASIN?"

Türkiye'nin yer altı kaynakları açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer aldığını ancak bu bilginin tek başına anlam ifade etmediğini belirten Çetinkaya, bu kaynakları gün yüzüne çıkarmanın ve ülke ekonomisine kazandırmanın yolunun madencilikten geçtiğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı:

"Altın birikimi yapmayı seven bir toplum olarak Türkiye'nin sadece altında yıllık ihtiyacı 200 ton. Dünyada Hindistan'dan sonra en fazla altın kullanan ülke konumundayız. Halbuki ülkemizde halihazırda 18 altın madeninde yıllık 42 ton üretim gerçekleşiyor. Kalan 160 ton altın Türkiye'de üretilse 6 milyar dolarlık ekonomik değer ülkemizde kalır." (AA)