ST Endüstri Radyo’da Reel Piyasalar programına konuk olan Maden Yüksek Mühendisi ve Siyaset Üstü Düşünce Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Kahriman, Çetin Ünsalan'ın sorularını yanıtladı ve madencilik sektörüyle ilgili önemli bilgiler verdi.

 

‘MADENCİLİK EN FAZLA KATMA DEĞER YARATABİLECEK ALANLARDAN BİRİDİR’
 

Toplumsal ve teknolojik ihtiyaçlar doğrultusunda madenlerin kullanım alanlarının değişebileceğinin altını çizen KAHRİMAN,“ Yeryüzünde kullanılan birçok madenin bugün değersiz olması yarın kullanılmayacağı anlamına gelmez. Özellikle bizim gibi ülkelerde bu çok daha önemlidir çünkü madencilik en fazla katma değer yaratabilecek ve topluma istihdam sağlayabilecek alandır.” İfadelerini kullandı.

Özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki madencilik faaliyetlerine dikkat çeken KAHRİMAN, ”Gazi Mustafa Kemal Atatürk ülkemizi kurarken kalkınmaya yönelik bir çaba içerisine de giriyor. Bu çabalar için de ekonomiyi geliştirecek alanları seçiyor. Yani madencilik temellerini atıyor ve geliştiriyor. O dönemdeki gayri safi milli hasılata bakarsak madenciliğin %20lerin üzerinde olduğunu görürüz.” Dedi.

‘MADENLERİNİ GELİŞTİRMEYEN ÜLKELERİN TEKNOLOJİLERİNİ GELİŞTİRMELERİ MÜMKÜN DEĞİLDİR’

KAHRİMAN: “Bir madenin doğada aranması, bulunması büyük bir süreçtir. Diğer sektörlere göre uzun süre alır. Maden arama çalışmaları için sürekli kaynak harcamanız gerekir. Dolayısıyla uzun arama ve yatırım dönemi olan bir sektörde risk var demektir. Güvenilirlik madencilik sektöründe oldukça önemlidir. Ülkelerin ilişkileri, kuruluşların güvenilirliği madencilik faaliyetlerinde önemli yer tutar. Bu sebeple madencilik faaliyetlerini geliştirmeyen ülkelerin teknolojilerini geliştirmeleri de mümkün değildir. Dünyanın hiçbir yerinde madenini üretmemiş, işlememiş bir ülke yoktur, olmayacaktır. Kolay bir iş değildir. “

‘MADEN OLMADAN HAYAT OLMAZ’

KAHRİMAN: “Üretim ekonomisine geçebilmeniz için doğada, ülkenizde hangi yer altı zenginlikleri var onu bilmeniz lazım. Bu yer altı zenginliklerini de çevreye zarar vermeyen teknolojileri kullanarak üretiyor olmanız gerekir. Elbette doğa öncelikli olacak ancak taşa değmeden de üretim yapamazsın. Maden olmadan hayat olmaz. Bindiğiniz arabada, kullandığınız telefonda her alanda maden bulunur.”

‘BUGÜNÜN TEKNOLOJİSİYLE DOĞAYA ZARAR VERMEDEN MADENCİLİK YAPMAK MÜMKÜN’

Madenin çevre dostu teknolojilerle üretilmesi mevcuttur diyen Prof. Dr. Ali KAHRİMAN, önemli olanın çevre ve maden arasındaki denklemin doğru kurulabilmesi olduğunu vurguluyor. Çevre dostu üretim yapmanın altını çizen KAHRİMAN, ”  Mutlaka üretim yapmalıyız. Bundan asla vazgeçmememiz gerekir. Bunu yaparken de teknolojinin gerisinde kalamayız.  Devletin bu konuda daha şeffaf olması, toplumu bu konularda aydınlatması gerekir. Dünyadaki savaşların sebebi madenleri kimin yönetebildiği ile ilgilidir. Maden mi çevre mi popülizmi olamaz. Biz zaten geç kalmış durumdayız. Bu denklemi iyi kurup üretime geçmemiz gerekiyor.” Dedi.

KAHRİMAN:” Dünya bor madeninin neredeyse yüzde 80i bizde ancak buradan elde ettiğimiz gelir yıllık birkaç milyon doları geçmiyor. Oysaki bunun daha fazla katma değer ağlayacak, uzay teknolojilerinde kullanılacak alanlarda üretilmesi lazım. Ama bunun içinde yeterli para, kaynak ayırmanız ve bu alanda çalışacak kişi ve kurumları teşvik etmeniz lazım. Aksi takdirde bor sizin olur ama topraklaşmaktan öteye gidemez. “

‘REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRMALIYIZ’

Günümüzde Doğu Akdeniz’in yeni enerji kaynakları için potansiyel bir alan olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ali KAHRİMAN:” Özelikle İsrail ve Mısır’ın kıyılarda doğalgaz bulmuş olması ve Avrupa’ya sevk etmek istemesi; bizim de burada hak ve menfaatlerimizi korumak için devreye girdiğimiz bir süreç başladı. Elbette bunun için bir kaynak ayırmamız gerekiyor. Muhtemeldir ki bizim çabalarımız orada sonuç verecek.” Dedi.

KAHRİMAN:” Biz Batı Karadeniz’de de rezerv bulduk, bu çok önemli fakat bu rezervin ne kadarını üretebiliyoruz önemli olan noktası burası. Şu dönemde madencilik sektörüne yeteri kadar kaynak ayırmadığımız için tam olarak ne kadar madenimiz var onu bilmiyoruz. Daha geniş kaynaklarımızın olduğu belli bu kaynakları çevre baskısını daha yapıcı hale getirip madenlerimizi ortaya koyup, rekabet gücümüzü yaratabilir ekonomideki toplumsal payı artırabiliriz. “